Tanzimat Dönemi (1839-1871)

Kökenleri; 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına kadar dayanır. Resmi olarak başlangıç noktası; Tanzimat Fermanı olarak bilinen Gülhane Hatt-ı Şerifi’nin okunmasıdır. Bu reformun esas gerekçesi Osmanlı İmparatorluğu’nun, Avrupa’dan asker, teknik ve ekonomik açıdan geri kalmasıdır (Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından başlatılan reform hamlesi Osmanlı yönetimine örnek olmuştur). Bir diğer gerekçe ise Balkanlardaki Sırp ve Yunan ayaklanmalarını ‘Osmanlıcılık’ düşüncesi ile kontrol altına almaktır. Bu gelişmelerin yanı sıra Bahriye Nezareti kurulmuş, yeni bir donanma kurulmuş, zorunlu askerlik uygulaması getirilmiş, İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, GATA ve Galatasaray Lisesi gibi birçok kurumun temelleri atılmıştır.

Bu gelişmeleri birtakım muhafazakâr gruplar Frenkleşme ve Gâvurlaşma olarak nitelendirmiştir. Tanzimatçıların istediği merkeziyetçi yapı ise istikrarsız bölgelerdeki valileri rahatsız etmiştir. Halep, Bosna, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bazı aileler mecburi askerliğe karşı çıkmışlardır. Tanzimat’ın eşitlik uygulaması ise Hristiyan mezhepler arasında güçlü ve ayrıcalıklı Ortodoks tebaayı rahatsız etmiştir. Abdülaziz dönemindeki Yeni Osmanlıcılar ise Tanzimat Fermanı’nın yenilenmesi gerektiğini savunmaktaydılar.

2. Meşrutiyet Dönemi (1908-1918)

Jön Türk Devrimi(1908)

3 Temmuz 1908 günü Resne’de, İttihat ve Terakki üyesi olan Kolağası Resneli Niyazi Bey ve 400 fedaisinin dağa çıkmasıyla başlamıştır. İttihat ve Terakki Cemiyetinin asıl amacı 33 yıldır İmparatorluğun başında bulunan 2. Abdülhamid yönetimine son vermek ve II. Meşrutiyet’i ilan edip Kanun-ı Esasi’yi yürürlüğe koymaktır. Niyazi Bey’i, Binbaşı Enver Bey ve Ohrili Eyüp Sabri Beyler izlemiştir. 2. Abdülhamid ilk olarak isyanı bastırması için Arnavut Şemsi Paşa’yı görevlendirmiştir. Şemsi Paşa Manastır’a geldiği gün Mülazım Atıf tarafından suikaste kurban gitmiştir. Suikastın ardından yollanan Tatar Osman Paşa 22 Temmuz gecesi dağa kaldırılmasının peşi sıra 23 Temmuz 1908 günü Manastır’da Meşrutiyet ilan edilip Yıldız Sarayına bildirilmiştir. 24 Temmuz’da 2. Abdülhamid’in 2.Meşruiyet’i kabul etmesi sonucu Kanun-ı Esasi resmen yürürlüğe konmuştur.

31 Mart İsyanı (1909)

2. Meşrutiyet’in ilanından sonra ordu içinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden rahatsızlık duyanlar ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra sivil hayatta ve Meclis-i Mebusan’da da Cemiyetten rahatsızlık duyanlar ortaya çıkmıştır. Bu muhaliflerin başını çekenler ise; Kamil Paşa Hükümeti, Derviş Vahdeti’nin Volkan gazetesi, Hasan Fehmi’nin başyazarı olduğu Serbesti gazetesi, Prens Sabahattin’in liderliğindeki Adem-i Merkeziyetçi Ahrar Fırkası, Ordu içindeki Alaylılar ve Arnavut askerlerden oluşan Avcı taburları ve Medreselilerdir. Hasan Fehmi’nin kimliği belirsiz kişilerce öldürülmesi isyana giden yolun başlangıcı olacaktı.

İsyan 12-13 Nisan 1909 gecesi Taskışladaki 4. Avcı Taburunun Mektepli subayları hapsetmesiyle başlamıştır. İsyan Medreselilerin ve diğer Alaylı askerlerinde katılımıyla daha çok büyümüştür. İsyancılar Adliye Nazırı Nazım Paşa’yı, Ahmed Rıza sanarak; Lazkiye Mebusu Arslan Bey’i Hüseyin Cahit zannederek öldürmüşlerdir. Bu isyan üzerine Edirne ve Selanik’te genel seferberlik ilan edildi. Bu ordulardaki birliklerin birleşmesiyle Hareket Ordusu adını aldı. Ordunun başına Hüseyin Hüsnü Paşa, Kurmay başkanlığına ise Berlin’de askeri ataşelik yapan Binbaşı Enver Bey gelene kadar Kolağası Mustafa Kemal getirildi. Sivil halktan da birçok insan isyanı bastırmak için silah altına girdi. Hareket Ordusunun gelmesiyle beraber isyan çok kanlı bir biçimde bastırıldı, isyanın elebaşları idam edildi, Kamil Paşa Hükümetten düştü ve Sultan II. Abdülhamid tahttan indirildi.

Balkan Savaşları (1912-1913)

Balkanları kaybetmemizin en temel 2 nedeni Milliyetçilik akımı ve ordu içindeki İttihatçı-İtilafçı çatışmasıdır. Ordu içindeki İttihat ve Terakki karşıtı, Hürriyet ve İtilaf Fırkası yanlısı subaylar Halaskar Zabitan grubunu (İktidardaki Kamil Paşa Hükümeti tarafından desteklenmiştir) kurarak ordu içinde kutuplaşmaya yol açmışlardır. Grupların savaş esnasında birbirlerine destek yollamamaları sebebiyle ağır kayıplar vermesi sonucu Osmanlı, Midye-Enez hattına kadar çekilmiştir.

Bab-ı Ali Baskını (1913)

Osmanlı’nın büyük toprak kayıpları yaşamasından sonra Kamil Paşa Hükümetini düşürmeyi planlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti; Talat Bey, Binbaşı Enver Bey ve Kolağası Yakup Cemil öncülüğünde Bab-ı Ali’yi (Bakanlık binası) basarak Kamil Paşa’yı istifaya zorlayarak hükümeti düşürmüştür (Baskın esnasında Harbiye Nazırı Nazım Paşa’nın İttihatçılara küfür etmesiyle Yakup Cemil, Nazım Paşa’yı vurmuştur).

Yazar: Fethi Gümüş

(Tüm hakları saklıdır.)