1. TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI

DİKKAT: Bu ünite aynı zaman İslamiyet öncesi Türk tarihi olarak da isimlendirilir. Bunu ünitedeki tüm konuları öğrenirken ve soruları çözerken sürekli göz önünde bulundurmalıyız.

TÜRK ADI VE ANLAMI

Türk, adı ve anlamı üzerinde birçok farklı görüş ileri sürümüştür.

  • Uygur metinlerinde, “kudretli, kuvvetli”,
  • Kaşgarlı Mahmut’un Divan -ı Lügat’i Türk isimli eserinde , “olgunluk çağı”,
  • Çin kaynaklarında “miğfer”,
  • Ziya Gökalp, “Türeli (töreli) kanun, nizam sahibi”
  • Wambery ise, “türemekten- Türk” geldiğini söylemiştir.

 

TÜRKİYE ADI

Türklerin yaşadığı yer anlamına gelen bu kelime ise tarihin değişik zamanlarında değişik yerler için söylenmiştir.

  • Önceleri, Orta Asya denilen coğrafi bölge kastedilmiş,
  • Daha sonra, Volga’dan Orta Avrupa’ya kadar uzanan bölge
  • 12. yy. da Anadolu için Türkiye deyimi kullanılmıştır.

 

TÜRKLERİN ANA YURDU

  • Türklerin anayurdu Orta Asya’dır.
  • Doğuda Kingan Dağları, Batıda Hazar Denizi, Kuzeyde Sibirya, Güneyde Pamir ve Karanlık Dağları ile çevrilidir.
  • Türkler yaygın olarak Altay-Sayan Dağları ile Hazar Denizi arasındaki bölgede yaşamışlardır.

 

DİKKAT 1: Orta Asya’nın büyük bölümünün dağlık ve engebeli oluşu ve burada aşırı karasal iklimin hüküm sürmesi:

  • Bozkırların zor koşullarının, Türklerin dayanıklı ve savaşçı bir karaktere sahip olmalarında neden olmuştur.
  • Tarımın çok sınırlı yapılmasına, bu yüzden onun yerine temel geçim kaynağının hayvancılık olmasına neden olmuştur.
  • Hayvancılıkla uğraştıkları için ise Konar-göçer ( Atlı göçebe ) bir hayat yaşamışlardır.

NOT: Konar-göçer yaşantıyı göçebe yaşam ve göç olguları ile karıştırmamak gerekir.

Göçebe yaşam; üretimi bilmeyen insanoğlunun sürekli yer değiştirmesi,

Göç; Bir yeri bir daha dönmemek üzere terk etmektir.

Konar-Göçer yaşantıda ise hayvancılıkla geçinen Türkler hayvanlarına yeşil ot bulabilmek için yazın yaylaya çıkar kışın ise korunaklı alçak alanlara, kışlaklara çekilir.

DİKKAT 2:

Konar-göçer yaşantı Orta Asya Türklerinin yaşantısında pek çok açıdan belirleyici olmuştur. Örneğin:

· Yazılı kültüre geç geçilmesi,

· Türk tarihine dair ilk bilgileri Çin kaynaklarından edinebilmemiz

· Mimarinin gelişmemesi

· Sözlü edebiyat ve hukukun gelişmesi

· Bu yaşantıya uygun sanatların gelişmesi

· BAŞKA TOPRAKLARA DAHA KOLAY GÖÇ EDEBİLMELERİ v.b.

 

ORTA ASYA KÜLTÜR ÇEVRELERİ

 1. ANAV KÜLTÜRÜ:

· Orta Asya kültürleri içinde en eski tarihli olanıdır.

· Ancak bu kültürde yerleşik yaşama dair izlere rastlanmıştır.

2. AFANESYEVO KÜLTÜRÜ:

· Türklerin en eski kültürüdür.

3. ANDRONOVA KÜLTÜRÜ:

· Afanesyevo kültürünün devamı niteliğindedir.

· Orta Asya kültürleri içinde en geniş alana yayılmış olanıdır.

· Tunçtan ve altından yapılmış eşyalar ilk defa bu kültür çevresinde bulunmuştur.

4. KARASUK KÜLTÜRÜ:

· Karasuk nehri çevresinde ortaya çıkmıştır.

· DEMİR ilk kez bu kültür çevresinde ortaya çıkmıştır.

5. TAGAR KÜLTÜRÜ:

· Orta Asya kültürlerinin en GENÇ ve GELİŞMİŞ olanıdır.

 

İSKİTLER (SAKALAR)

· Karadeniz’in kuzeyi ve Kafkaslarda önemli bir uygarlık kuran İskitlerin Türk olduğu anlaşılmıştır.

· Savaşçı bir topluluk olan İskitler MED’lerle birleşerek Urartu Devleti’ni yıkmış, Mısır’a kadar ilerlemişlerdir.

· En ünlü hükümdarları ALP ER TUNGA’ DIR. İskit-Pers savaşları İranlıların ŞEHNAME’SİNDE anlatılır.

DİKKAT: Ünlü Amazon kadın savaşçılarının İskit kadınları olduğu iddia edilir. İskit-Pers savaşlarında erkeklerinin çoğu ölen İskit kadınları Persler ile savaşmaya devam etmiştir.

· Konargöçer bir hayat yaşamışlar, hayvancılıkla uğraşmışlardır.

· Altın ve gümüş işçiliğinde ustalaşmışlardır. Onlar “Bozkırların kuyumcuları” olarak bilinirler.

· Özellikle HAYVAN ÜSLUBU’NU yansıtan eserler vermişlerdir.

· Gök Tanrı dinine inanmışlardır.

HAYVAN ÜSLUBU: Yapılan kılıç, kalkan gibi eşyalara hayvan motiflerinin işlenmesidir.

 

 2. İÇ ASYA’DA KURULAN TÜRK DEVLETLERİ

 A) ORTA ASYA HUN DEVLETİ (BÜYÜK HUN DEVLETİ)

  • Tarihte bilinen ilk örgütlü Türk devletidir.
  • Merkezleri, Türklerin “Kutlu Vatan” saydıkları ÖTÜKEN’dir.
  • MÖ 3. Yüzyıldan itibaren Çin kaynaklarında Hun devletinden bahsedilmeye başlar.
  • Bilinen ilk hükümdarları TEOMAN’DIR.
  • Çinliler bu dönemde Hun akınlarına karşı dünyanın en büyük taş yapıtlarından olan (MÖ 221-210) ünlü “Çin Seddi’ni” yapmışlardır.
  • Babasını öldüren METE Teoman’dan sonra Hunların başına geçmiştir.

 

METE HAN DÖNEMİ:

  • Bazı araştırmacılara göre OĞUZ KAĞAN destanındaki oğuz kağan Metehan’dır.
  • Büyük Hun Devletinin en parlak dönemidir.
  • Mete Türk boylarını ve Moğol kavimlerini egemenlik altına alarak Hunları bir İmparatorluk haline getirmiştir.
  • Mete Türklerdeki ilk ordu teşkilatını kurmuştur. Mete’nin tahta çıkışı günümüzde Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi ( MÖ 209 ) olarak kabul edilir. Onun kurduğu ordu ONLU SİSTEM’E göre örgütlenmiştir.
  • Mete Türklerdeki ilk devlet örgütlenmesini de yapmıştır. Bu ise İKİLİ DEVLET TEŞKİLATI şeklinde yapılmıştır.
  • Mete Moğol kökenli Tunguzların toprak isteklerini reddederek Türklerde ki VATAN ve MİLLET sevgisinin önemini göstermiştir.
  • Mete tarihi ÇİN POLİTİKASI’NI belirlemiştir.
  • Mete Çin’e sürekli sefer düzenleyip onları vergiye bağlamasına rağmen Çin’i yönetmeye çalışmamıştır. Çünkü ona göre Çin ancak içinden yönetilebilir. Ve Türkler bunu yapmaya kalkarsa benliklerini kaybeder. (Asimile olur.)

NOT: Asimilasyon konusunda iki kuralımız vardır:

  1. Sayıca kalabalık olan diğerini asimile eder.
  2. Kültürü köklü olan diğerini asimile eder.

 

Büyük Hun Devleti’nin yıkılışı:

  • Mete’den sonra başa geçen Ki-ok babasının yolunu izlemiş ise de Çinli bir prensesle evlenerek Çin entrikalarının önünü açmıştır.
  • Kiok’tan sonra Çin etkisi ve entrikalarına dayanamayan Hun Devleti MÖ 58 de ikiye ayrılmıştır.
  • Çine karşı uzun mücadeleler vermişlerdir. Ancak her biri Çin’e karşı bağımsızlığını kaybederek Çin egemenliğine girmiştir.
  • Çin yönetimini benimsemeyen Kuzey Hunların bir kısmı batıya doğru göç ederek “Kavimler Göçü’ne” neden olmuşlardır.

Türklere karşı Çin politikaları:

Çinliler savaşarak yenemedikleri Türkleri;

  • Çinli ajanlar ile Türk beylerini birbirlerine karşı kışkırtmış,
  • Çinli prenseslerle Türk hükümdarlarını evlendirerek,
  • Savaşlarda At’ı kullanarak
  • Askerlerine pantolon ve ceket giydirerek,
  • Ordularını onlu sisteme göre düzenleyerek, Türkleri güçten düşürmüşlerdir.

 

 

B) I. KÖK TÜRK (GÖKTÜRK) DEVLETİ (552-659)

  • Bumin Kağan önderliğinde “Avarların” egemenliğinden kurtulan Aşına boyu tarafından kurulmuştur.
  • Devletin merkezi Ötüken’dir.
  • Asya Hunları’ndan sonra kurulan ikinci büyük Türk devletidir.

 

NOT:  Ergenekon destanı I. Köktürk Devleti’nin kuruluşunu anlatır.

  • Bumin Kağan ülkenin doğusunu yönetirken kardeşi İstemi Yabgu’yu batının yönetimi ile görevlendirilmiştir.

DİKKAT: Tarihte “Türk” adını devlet adı olarak ilk kullananlar Köktürklerdir.      

  • Bumin Kağan’ın yerine geçen oğlu “Mukan Kağan” dönemi I. Köktürk Devleti’nin en parlak dönemidir.
  • Bu biraz da Batı kanadı yöneten amcası İstemi Yabgu’nun Batı siyaseti sayesindedir.

 

Bu siyasete göre:

  • “İpek Yolu’nun denetimini ele geçirmek için çaba harcamıştır. Bu nedenle Akhunlara karşı Sasaniler ile anlaşıp Akhunları ortadan kaldırmış ve topraklarını genişletmiştir.
  • Sasaniler ile ilişkisi bozulunca da onlara karşı Bizanslılarla anlaşma politikası izlemiş İpek Yolu’nun denetimini ele geçirmiştir.

NOT: Bu şekilde zayıflayan Sasaniler yakın gelecekte İslam orduları tarafından kolayca yıkıldılar.

NOT: Bizans ile ittifak kurarken Asya ile Anadolu arasında elçiler gidip gelmiştir. Böylece ilk kez Asya ile Anadolu ilişki kurmuştur.

Köktürklerin Yıkılışı ve Çin Esareti:

  • Köktürkler hunların yıkılışına benzer sebeplerle önce ikiye ayrıldılar.
  • Ardından her ikisi de Çinliler tarafından yıkıldı. (Doğu Köktürk 630- Batı Köktürk 659).
  • 50 yıl boyunca devam edecek olan Çin esareti yaşandı.
  • Bu esaret sırasında Türkler pek çok kez bağımsız olabilmek için ayaklandı.
  • Bu ayaklanmalardan en ünlüsü (Biraz da Hüseyin Nihal Atsız’ın Bozkurtlar romanı sayesinde) Kürşat Ayaklanmasıdır.

ÇİN ESARETİ VE KÜRŞAT AYAKLANMASI

  • Kürşat adlı Türk prensinin 40 arkadaşı ile Çin sarayını basmasıdır. Başarılı olamazlar ama daha sonrakilere ilham verirler.

 

C ) II. KÖK TÜRK (KUTLUK) DEVLETİ (682 – 744)

  • Çinlilerin egemenliğinden kurtulan Doğu Kök Türkleri Kutluk (İlteriş) Kağan önderliğinde II. Kök Türk Devleti’ni kurmuşlardır.
  • Bu devlete kurucusundan dolayı “Kutluk Devleti” de denmiştir.

NOT: İlteriş, devleti derleyen, toparlayan anlamına gelir.

  • Kutluk Kağan’ın ölümü üzerine çocukları Bilge ve Kültigin’in küçük yaşta olmalarından dolayı kardeşi “Kapgan Kağan” tahta çıkmıştır.
  • Kapgan Kağan’ın bir ayaklanmayı bastırması sırasında ölümü üzerine vezir Tonyukuk’un desteği ile Bilge Kağan başa geçmiş, kardeşi Kültigin’de orduların başına getirilmiştir.

 

Bilge Kağan dönemi 

  • II. Köktürk Devleti’nin en parlak devridir.
  • Bilge kağan’ın hükümdarlığı döneminde Köktürkler en geniş sınırlarına ulaşmış, Asya’da yaşayan bütün Türk kökenli topluluklar tek bayrak altında toplanmıştır.

 

II. Köktürk Devleti’nin Yıkılışı

  • Bu üç ismin ard arda ölümünden sonra taht kavgaları başlamıştır.
  • Köktürk hâkimiyetinde yaşayan Basmil, Karluk ve Uygurlar birleşerek Ötüken’i ele geçirdi.
  • Böylece II.Köktürk Devleti yıkılmıştır.

ORHUN ABİDELERİ

  • Bilge Kağan, Kültigin ve vezir Tonyukuk adlarına dikilmiş üç, taş anıttır.
  • Kültigin ve Bilge Kağan Kitabeleri, Yolluğ Tigin tarafından, Tonyukuk kitabesi ise kendisi tarafından yazılmıştır.
  • Danimarkalı bilgin Wilhem Thomsen tarafından 1893 yılında okunmuştur.
  • Bugün Moğolistan sınırları içindedir. Bu kitabeler;
  • Türk tarihinin ve edebiyatının ilk yazılı kaynaklarıdır.
  • Orta Asya Türk kültürüne ( devlet yönetimi, egemenlik anlayışı, veraset sistemi, din ve inanış, sosyal hayat v.b.) dair eşsiz bilgiler içeren en önemli kaynaktır.
  • VIII. yy a ait olan Orhun Kitabeleri “Kök Türk Alfabesi’ni, Türk dilinin özelliklerini ve Türk hitabet sanatını aydınlatan” ilk belgelerdir

 

NOT: 6. yüzyıla ait Yenisey yazıtları bulunsa da bu yazıtlar kaynak niteliği taşıyacak bilgiler içermedikleri için Köktürk yazıtları Türk edebiyat ve tarihinin ilk yazılı kaynakları olarak kabul edilmektedir.

Ç ) UYGUR DEVLETİ (744-840)

  • Türklerin İslamiyet’in kabulünden önce kurdukları son büyük Türk Devletidir.
  • Kurucusu Kutluk Bilge Kül Kağan’dır.
  • İlk merkezleri Ötüken iken bu dönemde Ordubalık (Karabalgasun)şehri kurularak buraya taşınmıştır.
  • Kutluk Bilge Kül’ün ölümü üzerine yerine geçen oğlu Moyen-çur (Bayan-çur), bir yandan Asya’da önemli ölçüde Türk birliğini yeniden sağlamış, diğer yandan Talas Savaşı’nda (751) Müslüman Araplara yenilen ve karışıklık içinde yaşayan Çin İmparatoruna yardım ederek, onlarla yakınlık kurmuştur.
  • Moyen-çur dönemi Uygur Devleti’nin en parlak dönemidir.
  • Böğü Kağan döneminin en önemli olayı Mani(Maniheizm) dinini devletin resmi dini haline getirmesidir
  • Uygarların yaşam biçimleri ve kültürleri üzerinde büyük değişikliklere neden olan Mani dini halk arasında fazlaca yayılmamıştır. 

 

 Maniheizmi kabul etmelerinin Uygurlara etkileri:

1) Et yemeyi ve savaşmayı yasaklaması nedeniyle, Uygurların savaşçı niteliklerini kaybetmelerine neden olmuştur.

DİKKAT: Uygurlar savaşçı özelliklerini kaybetse de Milli benliklerini korumuşlardır. Bunun için özel önlemler almışlardır. Örneğin Çinceden dillerine kelime girmemesine özen göstermiş, kelimelerin, Türkçe karşılıklarını kullanmışlardır.

 2) Orta Asya Türklerinin yaşam biçimi olan konar-göçerliği terk ederek yerleşik yaşama geçmelerine neden olmuştur.

3) Tarım ve ticarette ilerlemelerinde

4) Mani dininin benimsenmesi, bu dini halka öğretmek için birçok kitap yazmalarında, matbaanın temelleri sayılan kalıpların kullanılmasında,

5) Tapınaklar gibi mimari eserler yapmalarında da etken olmuştur.

6) Ayrıca yerleşik yaşama geçtikleri için yazılı kültür ( edebiyat, hukuk gibi ) gelişmiştir.

DİKKAT: Genelde sorularda Uygurları diğer Türk topluluklarından ayıran özellikler sorulmakla birlikte maniheizmin ve yerleşik yaşamın hangi konularda değişiklik yaratmadığı da sorulabilir.

Uygurlarda;

  • Devlet yönetim anlayışı,
  • Egemenlik anlayışı, ( Kut anlayışı )
  • Dil değişmemiştir.

 

 Bağa Tarkan döneminde,

  • Devlet açlık, kıtlık ve salgın hastalıklar yüzünden karışıklık içine düşmüştü.
  • Bundan yararlanan Kırgızlar, 840 yılında Uygur Devleti’ne son verdiler.
  • Uygurların birçoğu Karluk ülkesine, Çin’in kuzeyine, Beşbalık ve Turfan’a giderek yeni devletler kurmuşlardır.

NOT: GÖÇ destanı bu olayı anlatmaktadır.

 

1. Kansu Uygur Devleti (Sarı Uygurlar):

  • Uygur Devletinin Kırgızlar tarafından yıkılmasından sonra Çin’in Kuzeyindeki Kansu bölgesine giden Uygurlar tarafından kurulmuştur.

2. Turfan (Doğu Türkistan) Uygur Devleti:

  • Turfan bölgesinde kurulmuştur.
  • Budizm dinini benimsemişlerdir.
  • Ticaret sayesinde ekonomik olarak güçlenmişlerdir.
  • Moğollar tarafından yıkılmışlardır.

 

DİKKAT: Moğol egemenliğini girdikten sonra;

  • Moğol devletinde memurluk, yöneticilik yaparak devlet örgütlenmesinde rol oyandılar
  • Moğolların alfabesi olmadığı için Uygur alfabesini kullanmışlar böylece Moğol diline pek çok Türkçe kelime girmiştir.
  • Ünlü Cengiz yasaları Uygur kanunlarından etkilenmiştir.

 

SONUÇ: Tüm bu kültürel etki sonucu Moğolların Türkleşmesinde önemli bir rolleri olmuştur.

DİKKAT: Bugün Çin’in SİNCAN UYGUR ÖZERK bölgesinde yaşayan Uygur Türkleri bunların torunlardır. Günümüz Çin hükümetinin bölgede uyguladığı baskı ve katliamlar ne yazık ki hem ülkemiz hem de dünya kamuoyunun yeterince ilgisini çekmemektedir.

 

3. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE GÜÇ VE YÖNETİM YAPISI

DEVLET YÖNETİMİ

  • İlk Türk Devletlerinde, toplumun siyasi örgütlenmesinin en üst basamağını “Devlet (İl)” oluştururdu.

A. Hükümdar:

  • Mutlak Monarşi ile yönetilen Türk Devletleri’nde devlet yönetiminin en önemli parçası hükümdardır.

Hükümdarların kullandığı unvanlar: Türk hükümdarları Han, Hakan, Kağan başta olmak üzere İlteber, İdikut, Yabgu, Şanyü, Tanhu gibi unvanlar kullanmışlardır.

 NOT: Sultan, Padişah, Şah gibi bize tandık gelen unvanlar İslamiyet ile  birlikte hayatımıza girmiştir. Orta Asya’da kullanılmamıştır.

 Hükümdarlık Sembolleri:

  • Otağ (çadır),
  • Örgin (taht),
  • Tuğ (sancak),
  • Nevbet (davul),
  • Yarlığ (ferman-töre yapabilme gücü),
  • Kotuz-Sorguç (şapkaya takılan at kuyruğu – miğfer),
  • Yay.

 

 Egemenlik anlayışı: 

  • Orta Asya Türklerinde hükümdarlığın kaynağı “ilahi” idi.
  • Hükümdarlık yetkisinin Gök Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı ve buna “Kut” denirdi.

 

DİKKAT 1: Türk tarihinin başlangıcından sonuna kadar egemenlik anlayışı hiçbir zaman değişmemiştir.

DİKKAT 2: Hâkimiyet hakkının Tanrı tarafından verildiğine inanılması Türk devletlerine TEOKRATİK özellik kazandırmaz. Çünkü Türk hükümdarları görevi tanrıdan almakla birlikte din alanına müdahale etmez. Din kurallarıyla devleti yönetmez.

DİKKAT 3: Hükmetme hakkının Tanrı tarafından verildiğine inanılması, Türk hükümdarlarının otoritesini, halkın bağlılığını artıran bir anlayıştır.

DİKKAT 4: Hükümdarların ilahi yetkilere sahip olduklarına inanılmakla birlikte, yetkileri sınırsız da değildir. Hükümdar, halkı, örf, adet, gelenek ve göreneklerden oluşan  “Törelere” bağlı olarak yönetirlerdi.

Veraset sistemi (Tahta geçiş usulü): 

  • Orta Asya Türklerinde düzenli bir veraset sistemi yoktur.
  • “Kut” taşımak hükümdar olabilmenin tek şartıdır.
  • Kut’un hükümdar ve ailenin ( hanedan ) erkeklerinin kanında bulunduğuna inanılırdı.
  • Dolayısıyla her hanedan üyesinin hükümdar olmaya hakkı vardır.
  • Yani ülke hanedanın ortak malı kabul edilir.

 

 

DİKKAT: Yukarıda yazılı olanların sonucu olarak Ülke Hanedan üyelerinin malı kabul edilir. Bu da Türk devletlerinin Federatif özellik göstermesinin temel sebebidir.

Bilgi notu: Federatif ya da Merkeziyetçi sistemler bir devletin topraklarının idare biçimidir.

Federatif Devlet: bir devletin federatif olduğunu anlayabilmemiz için;

  • Eyalet yöneticilerinin iç işlerinde serbest, dış işlerinde merkeze bağlı olması,
  • Eyaletin Özerk ( Otonom ) özellik göstermesi
  • Eyaleti yönetenin burayı kendi malı olarak görmesi,
  • Eyaletlerin farklı hukuk kurallarının olması
  • Gibi özelliklerden birine sahip olması gerekir.

 

Merkeziyetçi Devlet: Bir devletin merkeziyetçi olduğunu anlayabilmemiz için;

  • Eyaletlerin tek merkezden kontrol edilmesi
  • Eyalet yöneticilerinin merkezden atanması
  • Merkezin eyaletleri sıkı şekilde denetlemesi
  • Devletin Üniter yapıda olması
  • Gibi özelliklerden birine sahip olması gerekir.

SONUÇ:

Veraset anlayışındaki bu düzensizlik olumsuz ve olumlu yönlere sahiptir.

Olumsuz sonuç:

  • Bu belirsizlik nerdeyse her zaman taht kavgalarına neden olmuştur. Bu kavgalarda Türk devletlerinin yıkılmasının hep en önemli nedenleri olmuştur.

Olumlu sonuç:

  • Diğer yandan bu mücadele tahtı en çok hak eden kişinin hükümdar olmasını sağlamıştır.

 

B. İkili Devlet teşkilatı: 

  • İlk olarak Mete Han tarafından kurulan bu sistemi Veraset sistemi içinde değerlendirmek gerekir.
  • Bu sistemde devlet, ( Doğu-Batı, Sağ-Sol vb ) gibi yönetim birimlerine ayrılırdı. “Gök Tanrı” inanışının etkisi ile güneşin doğduğu “Doğu” kutsal sayılırdı ve Büyük Hakan Doğu illerini yönetir,
  • Hanedan üyeleri ise Yabgu unvanı ile Hakana bağlı olarak Batı illerini yönetirdi.

 

 

C. Katun (Hatun):

  • Hükümdarın eşidir.
  • Devlet işlerinde hükümdara yardımcı olur.
  • Onun yerine vekâlet eder.
  • Kurultayda yanında oturur.

 

 

D. KURULTAY (Toy, Kengeş):

  • Devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı bir çeşit meclistir.
  • Bu mecliste ülkenin siyasi, ekonomik, askeri, dini, sosyal, savaş ve barış kararları ile törelerin konması, değiştirilmesi gibi her türlü konu görüşülürdü.
  • Ancak Kurultay kararları Hükümdarları bağlamazdı.
  • Bu özelliği ile Kurultay’ın Hükümdarların bir nevi “danışman meclisi” niteliği taşıdığı söylenebilir.

 

 

BOY BİRLİĞİNDEN DEVLETE

 

  • Toplumun temelinde OGUŞ ( aile ) vardır.
  • Oguşların birleşmesi ile URUG ( Sülale ),
  • Urugların birleşmesi ile BOY ( soy ),
  • Boyların birleşmesi ile BODUN ( Millet ),
  • Bodunların birleşmesi ile İL ( devlet ) ortaya çıkar.

 

Bu yapıda en önemli birim boydur. Çünkü Türkler boylar halinde yaşarlar. Boy yapısı konar-göçer yaşantının mecburi bir sonucudur. Bu yaşantının Türklere hem olumlu, hem de olumsuz etkileri olmuştur.

OLUMLU SONUÇ: Devlet yıkılsa bile boy teşkilatı varlığını korur. Böylece yeni bir devlet kurmak nispeten daha kolaydır.

Bu sayede:

  • Yıkılan bir Türk devletinin hemen arkasından yenisi kurulabilmiştir
  • Böylece Türkler tarih sahnesinden hiç silinmemiştir.
  • Türkler bu özelliği sayesinde teşkilatçı bir millet olarak kabul edilir.

 

OLUMSUZ SONUÇ: Boyların yarı bağımsız bir karakteri vardır. Bu yapı bazen devleti sıkıntıya sokabilir. Devletin zayıflamasına ya da yıkılmasına neden olabilir.

DİKKAT: Boylar halinde yaşantı Türk Devletlerinin federatif özellik göstermesinin bir başka sebebidir.

 

ORTA ASYA TÜRKLERİNDE HUKUK

  • Orta Asya Türklerinde devlet ve toplum yaşantısını düzenleyen yazısız hukuk kurallarına TÖRE denir.

DİKKAT 1: Töre’nin yazısız oluşu ona canlı olma özelliği katar. Karşılaşılan yeni durumlarda yeni kurallar ortaya çıkabileceği gibi kullanılmayan kurallar da zamanla yok olur.

DİKKAT 2: Töre yapabilme gücü hükümdarlığın alametlerinden birisidir. Hükümdar töreyi çiğnememek şartıyla yeni kanun koyabilir.

DİKKAT 3: Türklerin yaşantısının hukuk kurallarına etkisi vardır. Bu yaşantıdan dolayı hukuk yazısızdır. Yine bu yaşantıdan dolayı uzun süreli hapis cezası yoktur.

 

4. İÇ ASYA’DA HAYAT

 

A. SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT

SOSYAL YAPI

  • Türk toplumunun temelinde OGUŞ (Aile) adı verilen çekirdek aile vardır.
  • Çekirdek aile Anne, baba ve çocuklardan oluşur. Bu aile tipi temel geçim kaynağının hayvancılık olması ile ilgilidir.
  • Türklerin yerleşik yaşama geçerek tarımla uğraşmaya başlaması ile birlikte iş gücü ihtiyacı ortaya çıkınca daha geniş aileler ortaya çıkar.
  • Orta Asya Türklerinde Feodalite benzeri bir sınıflaşma yoktur. Çünkü Tarım yaygın olmadığı gibi Ülke hanedanın ortak malıdır. Yani Toprakların büyük bölümü devlete aittir. Bu yüzden toprağa sahip bir soylular sınıfı da yoktur.

 

NOT: Toprak üzerinde özel mülkiyetin yaygın olmayışı Türklerde Özel mülkiyet anlayışının gelişmediği anlamına gelmez.

  • Tarım yaygın yapılmadığı için tarımda bir işgücüne de ihtiyaç duyulmamıştır. Bu yüzden Türklerde KÖLECİLİK de yapılmamıştır.

EKONOMİK HAYAT:

  • Orta Asya Türklerinin başlıca geçim kaynağı hayvancılıktır. Sürüler halinde at, koyun ve keçi besleyen Türkler bunlardan hem beslenmede, hem giyimlerinde, hem de taşınmalarında yararlanmışlardır.
  • Hayvancılığın dışında ihtiyaçları oranında tarıma elverişli alanlarda mevsimsel tarım yaptıkları da görülmüştür.
  • Çin’den başlayan Karadeniz ve Akdeniz’e uzanan “ Tarihi İpek Yolu ” Türklerin ticari yaşamında önemli etken olduğu gibi dış politikalarında da önemli yer tutmaktaydı. İpek Yolu’na egemen olmak istemeleri Çin ile mücadelelerinde ki en önemli nedenlerin başında gelmekteydi.
  • İpek Yolu’nun kuzeyinden, bu yola paralel olarak uzanan “Kürk Yolu” da ticaret yaşamlarında önemli yer tutmaktaydı.

 

B. DİN VE İNANIŞ

GÖK-TANRI DİNİ:

  • Orta Asya Türkleri arasındaki en yaygın din GÖKTANRI dinidir.
  • İslamiyet ile pek çok benzerlik taşıyan bu dine göre:
  • Yerleri ve göğü yaratan tek bir Tanrı ( Göktanrı )vardır. Yani Monoteist bir dindir.
  • Ahiret inancı vardır.
  • Hayatında iyilikler yapan göğün yedi kat üzerine yani UÇMAĞA ( Cennet ) varır.
  • Kötülükler yapan ise yerin yedi kat altına TAMU’YA (Cehennem) varır.

 

DİKKAT: Orta Asya Türklerinde görülen;

  • Ölülerini Kurgan denilen oda biçimli mezarlara gömmeleri
  • Ölen kişinin Eşyalarıyla birlikte gömülmesi
  • Daha eski devirlerde Ölen kişinin atı ile birilikte gömülmesi
  • Mezarların başına hayattayken öldürdüğü düşmanları simgeleyen BALBAL denilen heykelciklerin dikilmesi

 

AHİRET İNANCININ VARLIĞINI KANITLAR.

  • Türkler ölülerini YUĞ denilen cenaze törenleri ve SAGU denilen ağıtlarla defnederlerdi.

Temel Göktanrı dini olmakla birlikte bu dinin içine yerleşmiş bazı inanış biçimleri vardır.

Bunlar:

Şamanizm:

  • Türkler ruhlar âlemi ile bağlantı kurarak hastalıkları iyileştirdiğine inandıkları ŞAMAN (KAM ya da BAKSI) denilen din adamlarına saygı duymuşlardır.

Atalar kültü: 

  • Türkler atalarının ruhunun kendilerini izlediğine inanmış, onlara layık olmaya çalışmışlardır.

NOT: Bu inanıştan dolayı Türklerde mezarlıklara yapılan saldırı büyük saygısızlıktır ve savaş sebebidir.

Tabiat Kuvvetlerine inanma: 

  • Türkler tabiattaki bazı varlıkların (Dağ, Su, v.s) kutsal olduklarına inanmışlardır.

DİKKAT 1: Türkler, tarih boyunca çok geniş alanlara yayıldıklarından, Türkler arasında birçok farklı din yayılmıştır.

DİKKAT 2: Orta Asya Türklerinde çeşitli ayrıcalıklara sahip, ya da devlet yönetiminde etkili bir ruhban “Ruhban sınıfı” yoktur.

 

C. YAZI, DİL VE EDEBİYAT

  • Orta Asya Türklerinin Konar-Göçer yaşantıları Sözlü edebiyatın yazılı edebiyattan daha önce gelişmesine neden olmuştur.
  • Orta Asya Türklerinde Koşuk (koşma), Sagu (Ağıt), Sav (Atasözü) ve Destan gibi sözlü edebiyat ürünleri gelişmiştir. Türk edebiyatının en önemli örnekleri ise destanlardır. 

 

Bunlar;

 

DESTANIN ADI

TÜRK TOPLULUĞU

ALP ER TUNGA DESTANI

İSKİTLER ( SAKALAR )

ŞU DESTANI

İSKİTLER ( SAKALAR )

OĞUZ KAĞAN DESTANI

ASYA HUNLARI

ERGENEKON DESTANI

KÖKTÜRKLER

BOZKURT DESTANI

KÖKTÜRKLER

TÜREYİŞ DESTANI

UYGURLAR

GÖÇ DESTANI

UYGURLAR

MANAS DESTANI

KIRGIZLAR