• Saltanat suresi 36 yıl (1326-1362)
  • Osman Gazi ile Malhun (Mal) Hatun’un oğludur.
  • Çocukluğu ve ilk gençlik yılları hakkında kesin bilgi yoktur. 1277 ile 1288 arası dönemde doğduğu tahmin edilmektedir.
  • Ancak bilinen şudur: İlk gençlik yıllarından itibaren babasının yanında Bizans’a girişilen mücadelelerde yer almıştır.
  • Osman Bey, 1311 de oğlu Orhan’a Sultanönü ve çevresinin yönetimini verdi. Bu görevin gerçek amacı Germiyanoğullarından gelebilecek bir tehlikeye karşı bu bölgeyi korumaktı. Bu bölgede düşmanca hareketlerde bulunan Çavdar aşireti ile Oynaş Hisarı denilen yerde bir çarpışma yaşandı. Aşiretin bey’i Çavdaroğlu savaşta tutsak edildi.

Orhan Bey babasının yerine beyliğe vekâlet ediyor

  • Bu savaştan sonra oğluna güveni daha da artan Osman Bey kendi komutanları olan Akçakoca, Gazi Abdurrahman, Konuralp ve Kösem Mihal’i Orhan Bey’in emrine vererek Sakarya ırmağı ile Karadeniz arasındaki Bizans topraklarının fethi ile görevlendirdi.
  • Orhan Bey, emrindeki gazilerle bölgedeki kaleleri tek tek fethetti. (bu bölgedeki birçok kasaba ve yerleşim yeri orayı fetheden Gazi’nin ismi ile anılmaktadır.)
  • Osman Bey, 1320 yılına gelindiğinde hastalığının (nikris/gut) daha da artması nedeniyle beyliğin yönetimini tamamen oğlu Orhan’a bıraktı.
  • Ancak Orhan Bey, 1326 yılında babasının ölümünden sonra tam olarak Osmanlıların lideri haline geldi.

Bursa fethediliyor

  • 1315 yılından beri abluka altında tutulan Bursa önce Mudanya’nın ardından Yenişehir’in düşmesi ile teslim olmak zorunda kaldı.
  • Orhan Bey görkemli bir törenle kente girdi ve Bursa’yı Osmanlıların ilk başkenti yaptı.

Maltepe (Palekanon) Savaşı, İznik ve İzmit’in fethi

  • Orhan Bey, Bizans’a karşı faaliyetlerini özellikle ilhanlıların Anadolu genel valisi olan Emir Çobanoğlu Timurtaş’ın Mısır’a kaçıp orada öldürülmesinden sonra artırdı.
  • Bizans’ın elindeki kalelerin fethini sürdürerek İznik ve İzmit’i kuşattı. Bu iki büyük şehrin kuşatılması ve Bursa’nın düşmesi Bizans imparatoru III. Andronikos’un harekete geçmesine sebep oldu. Çünkü bu şehirlerde düşecek olursa Bizans’ın neredeyse Anadolu’da hiç toprağa kalmayacaktı.
  • Bizans imparatoru harekete geçtiğinde Orhan Bey İznik’i kuşatmış bulunuyordu. Bizans kuvvetlerinin Anadolu’ya geçtiği haberini alınca İznik önlerinde az miktarda kuvvet bırakarak Bizans ordusunu Maltepe (Palekanon) denilen yerde karşıladı. (1329) Yapılan savaşta yenilen Bizans imparatoru yaralı olarak İstanbul’a kaçmak zorunda kaldı.
  • Savunmasız kalan ve yardım umudunu kaybeden İznik 1329 yılında Osmanlı Devleti’ne teslim oldu.
  • İzmit ise 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Bu şehirlerin dışında Bizans’ın Anadolu topraklarındaki son kaleleri Gemlik, Kirmasti, Mihaliç, Ulubat kaleleri de fethedildi.

Karesioğulları Beyliği’nin Osmanlılara katılması (Osmanlılar Marmara ve Ege kıyılarına uzanıyor.)

  • Orhan Bey, Bizans’la mücadele ederken Anadolu beyliklerinin durumu ile de yakından ilgileniyordu. Bu sırada Karesi Bey ölmüş, oğulları arasında beylik için mücadele başlamıştı. Bu fırsatı değerlendiren Orhan Bey, Karesioğullarının merkezine girerek bu beyliği Osmanlı topraklarına kattı.

Böylece:

  • Balıkesir ve Biga Yarımadası Osmanlı toprağı haline geldi.
  • Karesioğulları’nın ortadan kalkmasıyla Osmanlılar, Marmara’nın Güney kıyılarına tamamen egemen oldular.
  • Ve ilk kez Ege Denizi’ne kadar ulaştılar.
  • Aynı zamanda Karesioğulları’nın donanması Osmanlı donanmasının çekirdeğini teşkil etti.
  • Bunun yanında Karesioğullarının hizmetinde bulunan değerli komutanlar Hacı İl Bey, Evrenuz Bey, Ece Halil ve Gazi Fazıl beyler Osmanlı hizmetine girdi.
  • Yaşanan tüm bu gelişmeler Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçişini kolaylaştırdı.

Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçişi (Osmanlılar için yeni ufuklar)

  • 1341 yılında Bizans imparatoru III. Andronikos öldü ve Bizans’ta taht kavgaları başladı. İmparator olmak isteyen İoannes Kantakuzenos, (Kantakuzen) Orhan bey’den yardım istedi. Orhan Bey’in yardımıyla V.İoannes Palailogos ile birlikte tahta çıkan Kantakouzenos, düşmanlarını ortadan kaldırmak ve balkanlardaki tehlikelere karşı Osmanlı Devleti’nden yardım istemeye devam etti. Bu yardımın devamını sağlayabilmek için Osmanlılarla daha yakın ilişki kurmaya çalıştı. Bunun için de kızı Theodora’yı Orhan Bey ile evlendirdi.
  • Kantakuzen, balkanlarda Bizans’ı tehdit eden Sırp kralı Stefan Duşan’a karşı Orhan bey’den yardım istedi. İki hükümdar bu amaçla Üsküdar’da bir araya geldiler. Orhan Bey, oğlu Süleyman Paşa komutasındaki bir Osmanlı ordusunu Sırp kralına karşı gönderdi. Süleyman Paşa, Selanik’in Sırpların eline geçmesine engel oldu. Bunun yanında Osmanlı askerleri bir kez daha Bizans tahtını koruması için Kantakuzen’e yardım etti. Ayrıca Süleyman Paşa, Sırp ve Bulgar kuvvetlerini Dimetoka’da yendi.
  • Tüm bu yardımlar karşılığında ve yardımların devamının gelmesi için Kantakuzen, Gelibolu’daki Çimpe (Çimbi) Kalesi’ni Osmanlılara bıraktı. (1353) Bu kale Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de yapacağı fetihler için önemli bir üs noktası oldu ve böylece Osmanlı devleti zamanında Rumeli’ye geçmeyi başardı.

Rumeli Fatih’i Şehzade Süleyman Paşa

  • Çimpe kalesinin üs olarak alınmasından sonra Süleyman Paşa Çimpe’den hareket ederek kısa zamanda tüm Gelibolu yarımadasını Tekirdağ’a kadar fethetti.
  • Osmanlıların Rumeli’ye geçişinin Bizans için ne kadar tehlikeli olduğunu anlayan Kantakouzenos Osmanlıların Gelibolu’dan çekilmeleri ve Çimpe’yi geri vermeleri karşılığında büyük miktarda para teklif etti. Ancak Orhan Bey buna yanaşmadı. Böylece Bizans, Avrupa yönünden de Osmanlı Devleti’nin kıskacına girmeye başladı. Osmanlı orduları Rumeli’de akmaya başladı.
  • Bizans, şaşkınlık içinde balkan prensliklerinden Sırp despotluğu ve Bulgarlar krallığı ile birlikte Osmanlılara karşı bazı girişimlerde (Sazlıdere Savaşı) bulundu. Bunun üzerine, Orhan Bey fethedilen yerlerin Türkleşmesi için buraların yerleşime açılmasını isteyince, Rumeli fetihlerini yöneten Süleyman Paşa, eski Karesi topraklarındaki Türkmenleri Rumeli’ye geçirerek yerleştirdi.
  • Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçişi, Balkan Devletleri’ni ve Avrupalıları kaygılandırmış olsa da kendi aralarındaki mücadelelerden (bu sırada Avrupa’nın batısında yüzyıl savaşları devam etmekteydi) dolayı Osmanlılarla uzun süre ilgilenmediler.
  • Rumeli Fatih’i Süleyman paşa 1359 da avlanırken atından düşerek öldü. Onun ölümünün ardından Rumeli harekâtını kardeşi şehzade Murat sürdürdü.
  • Oğlu, Süleyman Paşa’nın ölümüne çok üzülen Orhan Bey de fazla yaşamadı ve 1362 de öldü. Babası Osman Bey’in Bursa’daki türbesinin yanına defnedildi.

Orhan Bey ve aşiret düzeninden beylik düzenine geçiş

  • Orhan Bey döneminde aşiret geleneklerinden, devlet düzenine geçme konusunda önemli adımlar atıldı. Yönetim ile ilgili yasalarda Selçuklu devlet teşkilatı örnek alındı. Bayındırlığa önem verildi. Bursa, 14 yüzyıl Anadolu’sunun ticaret, din ve kültür merkezlerinden biri haline getirildi. Orhan Bey’in 36 yıllık saltanatı üç döneme ayrılabilir.
  • Birinci dönem, Bursa’nın alınışı ile başlar, 1345 e kadar sürer. Bu dönemde Orhan Bey, dış politikada dikkatini tamamen Bizans’a yöneltmiştir. İçeride ise Bursa ve İznik’in bayındır hale gelmesi, birer Osmanlı kenti özelliğine kavuşması için pek çok çalışma yapılmıştır. İlk Osmanlı akçesinin bastırılması, Yaya ve Müsellemler adıyla ilk sürekli Ordu çekirdeğinin oluşturulması, ilk Osmanlı yasalarının toparlanması ve ilk divan’ın toplanması gibi devlet kurumsallaşması başlamıştır.
  • İkinci dönemde, Bizans’la daha yakından ilgilenilmiş, taht kavgalarını karışılarak Bizans, etki altına alınmış, siyasal ilişkiler artırılmıştır. Germiyanoğulları ile iyi ilişkiler kurulmuş, Karamanoğullarına karşı Germiyanoğulları’nın yanında yer alınmıştır. Karesi topraklarının elde edilmesi Osmanlıların Ege’ye çıkmalarını sağlamıştır. Rumeli’ye geçiş yıllarında Ankara ahilerin elinden alınarak Ege’den orta Anadolu’ya kadar Osmanlı sınırları genişletilmiştir. Osman Bey zamanında Osmanlılar toprak ve nüfus olarak Anadolu beylikleri içinde en küçük beyliklerden biri iken 1353’de Rumeli’ye geçiş ile birlikte bir devlet niteliği kazanmıştır.
  • Üçüncü dönemde Osmanlılar, Balkan devletlerinin olduğu kadar Türk İslam devletlerinin de dikkatlerini çekmişlerdir. Bu dönem Rumeli’nin Türkleşmeye başlaması ile birlikte Anadolu Türk birliği için hazırlık dönemidir.