• Saltanat süresi: 13 yıl
  • Birinci Murat ile Gülçiçek hatun büyük oğludur.
  • Lakabı olan “Yıldırım” kelimesi onun hükümdarlığını da, karakterini de, onun döneminde meydana gelen gelişmeleri de anlatan en güzel kelimedir. Onun Yıldırım lakabını nasıl kazandığı ile ilgili birkaç görüş mevcuttur. Birincisi ve en bilineni, Haçlılar Niğbolu kalesine saldırdığı sırada Bayezid İstanbul’u kuşatmış durumdadır. Niğbolu kalesinin imdadına o kadar hızlı yetişir ve kale önlerinde Haçlı ordusuna bozguna uğratır ki bu başarıdan sonra Yıldırım lakabıyla anılır. Öte yandan Yıldırım kelimesi onun karakterini, ani karar verip bunu çabucak uygulamak istemesini, biraz hiddetini, biraz öfkesini, yanlış olduğunu bilmesine rağmen savaştan kaçmayı kendine yediremeyecek kadar mert oluşunu, ihtiraslı kişiliğini yansıtması açısından da son derece isabetlidir.
  • Babası I. Murat’ın Kosova’da, savaş alanında şehit edilmesinden sonra yine I. Murat’ın vasiyetine uygun olarak, ordu komutanları tarafından savaş alanında tahta çıkarılmıştır. Tahta çıktığında henüz 29 yaşındadır.
  • Aynı gün kardeşi Yakup Bey, henüz babasının ölüm haberini almadan padişah otağına çağrılarak öldürülür. Bu da bize bir kez daha gösteriyor ki Osmanlı padişahları, Osman Bey döneminden itibaren devletin zayıflamasına izin vermeyecek şekilde hanedan mensuplarının öldürmüştür Fatih Sultan Mehmet’in yaptığı (Devletin bekası ve Nizam-ı Âlem için kardeş katli vaciptir.) zaten en baştan beri yapılmakta olan bir uygulamayı yasallaştırmak olmuştur.

Hükümdarlığının ilk yılları

  • I. Kosova savaşında I. Murat’ın öldürülmesini fırsat bilen Anadolu beyleri, Karamanoğulları’nın liderliğinde Osmanlı’ya karşı ayaklanma hazırlıklarına giriştiler. Karamanoğlu Ali Bey, Beyşehir’i aldıktan sonra Eskişehir’e kadar ilerledi. Kadı Burhanettin de Kırşehir’i ele geçirdi.
  • Yıldırım Bayezid, tüm bu gelişmeler üzerine öncelikle Rumeli’yi güvenlik altına almak için Sırplarla anlaştı. Şöyle ki; Sırp kralı Lazar’ın oğlu Etiyen (Stefan) Yıldırım Beyazıt tarafından Sırbistan kralı ilan edildi. Aralarında dostluk antlaşması imzalandı. Kral Stefan, kız kardeşi Despina’yı padişaha eş olarak takdim etti. Yıldırım Bayezid, ayrıca sürekli bir ordunun da Macar sınırında kalmasını sağladı. Sırplar yapılan anlaşmaya genel olarak bağlı kaldılar. Ama Priştine ve Üsküp dolaylarında Vuk Brankoviç topraklarını genişletmeye kalkınca Paşa Yiğit komutasındaki Osmanlı orduları Üsküp’ü aldı.
  • Yıldırım Beyazıt Rumeli’de güvenliği sağladıktan sonra 1390 da Anadolu’ya yöneldi. Önce Germiyanoğulları’nın üzerine yürüdü. Germiyanoğlu II. Yakup Bey ele geçirilerek hapsedildi ve beyliğine son verildi. Aydınoğlu İsa Bey, karşı koyamayarak teslim oldu. Bunu takiben Menteşeoğulları ve Saruhanoğulları beyliklerine de son verildi. Aynı yıl içinde Bizans’ın Anadolu’daki son şehri olan Alaşehir’de Osmanlı topraklarına katıldı. Yıldırım Bayezid, Karamanoğlu beyliğine karşı sefer hazırlığına girişerek Konya’yı kuşattı. Ama hem Candaroğlu Süleyman Bey’in, hem Kadı Burhanettin’in Karamanoğullarıyla ittifak yapması üzerine Karamanoğulları ile bir anlaşma yaparak Çarşamba ırmağının batısında kalan toprakları almakla yetindi.
  • Anadolu Türk birliğini sağlamak için 1391’de yeniden harekete geçen Yıldırım Bayezid, yaşanan bazı çatışmalardan sonra, önce Candaroğulları’na, sonra Tacettinoğulları’na ardından da Taşanoğulları ve Bafra beyliğine son verdi.

İstanbul ilk kez kuşatılıyor

  • Kosova meydan Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nin Bizans üzerindeki denetimi gittikçe artmış, hatta Osmanlı Devleti’nin onayıyla tahta çıkan Bizans imparatoru Manuel, Yıldırım Bayezid’in yaptığı seferlere katılmaya başlamıştı.
  • Yıldırım Bayezit ile Karaman seferine katılan Bizans imparatoru Manuel, seferin dönüşünde izin almadan İstanbul’a gitmişti. İmparatorun davranışlarından şüphelenen Yıldırım Bayezit, Edirne’de iken Manuel’in Macar kralı Sigismond’a gönderdiği mektubu ele geçirdi. Bu ihanet üzerine Sultan Bayezid, İstanbul kuşatmasında karar verdi. 1391 yılında İstanbul karadan ve denizden Osmanlılar tarafından ilk kez kuşatıldı. Yaklaşık 7 ay süren kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı.
  • Yıldırım Bayezid, 1394 de İstanbul’u bir kez daha kuşattı. Bu kuşatmadan da bir sonuç çıkmadı.
  • 1396 yılında bir kez daha İstanbul’u kuşatan Yıldırım Bayezid, bu kuşatmayı Haçlılar Niğbolu’ya saldırdığı için kaldırmak zorunda kaldı. Ayrıca bu kuşatma sırasında İstanbul ile Karadeniz’in bağlantısını kesmek için Anadolu Hisarı (Güzelcehisar) yaptırılmıştır.
  • 1400 yılında Bizans imparatorunun Avrupa ülkelerini yeni bir Haçlı seferi için örgütlemeye çalışması üzerine Yıldırım Beyazıt İstanbul’u 4 kez kuşattı. Ancak bu sefer de Timur’un Anadolu’ya girmesi üzerine kuşatma kaldırıldı.

Balkanlarda gelişmeler ve Yıldırımın ününe ün katan Niğbolu Savaşı

  • Yıldırım Bayezid, Anadolu beylikleri ile mücadele ederken Eflak voyvodası Mirça’nın, Tuna nehrini geçerek çevresini yakıp yıktığını haber aldı. Bunun üzerine Rumeli’ye geçti. Eflak voyvodası tutsak alındı ve ağır bir fidye karşılığında yeniden topraklarına gönderildi. Ancak Yıldırım Bayezid, Anadolu’ya döner dönmez Venedikliler ile Macarlar anlaşarak Osmanlı Devleti’ne Savaş açtılar. Bu ittifaka Bulgar Çarının da katılma olasılığı ortaya çıkınca şehzade Süleyman Çelebi Bulgar Krallığı’nın son parçasını ortadan kaldırmakla görevlendirildi. Uzun bir kuşatmadan sonra Bulgarların başkenti Tırnova’yı aldı. Böylece siyasi anlamda devam eden Bulgar krallığı tamamen ortadan kaldırıldı ve Bulgaristan tam anlamıyla Osmanlı toprağı haline geldi.
  • Sonraki yıllarda balkanlardaki egemenliği tam anlamıyla sağlamaya çalışan Yıldırım Bayezid, Selanik, Teselya ve Güney Arnavutluk’u fethetti. 1394 yılında İstanbul bir kez daha kuşatıldı. 1395’de Macaristan’a bir sefer düzenlendi. Yine 1395’te daha önce yenilgiye uğratılan Eflak voyvodası Mirçe’nin yerine Vlad geçirildi. Niğbolu alındı ve Bulgar çarı öldürüldü.

Niğbolu savaşı 1396

  • Yıldırım Bayezid yönetimindeki Osmanlı devletinin balkanlarda hızla genişlediğini ve yayıldığını gören Avrupalılar bu durumdan son derece rahatsızdı. Ayrıca 1391 yılından beri Bizans abluka altındaydı ve sürekli Avrupa’dan yardım istiyordu. Bütün bu nedenler sonucu 1394 yılında papa IX. Bonifas, Türklere karşı yeni bir haçlı ittifakı kurmak için harekete geçti. Papa’nın çağrısına neredeyse başvurulan tüm Avrupa ülkeleri cevap verdi. Macar kralı Sigismund’un idaresinde büyük bir haçlı ordusu toplandı.
  • Yıldırım Bayezid, Avrupa’da büyük bir Haçlı ordusunun toplandığı haberini aldığında İstanbul’u kuşatmış durumdaydı. Derhal kuşatmayı kaldırarak Edirne’ye geldi. Yine aynı hızla Tırnova’ya gelen Bayezid, burada son hazırlıklarını tamamlayarak Niğbolu kalesinin imdadına yetişti. Niğbolu kalesi komutanı Doğan bey az bir kuvvetle kaleyi haçlılara karşı savunmaya çalışıyordu. Kendilerine fazlaca güvenin Haçlılar hiç beklemedikleri bir anda Yıldırım Bayezid ve Osmanlı ordusunu karşılarında görünce ne yapacaklarını şaşırdılar. Çünkü Haçlı kuvvetleri kuşatma durumunda ve dağınık haldeydi. düşmanın bu durumundan yararlanmayı bile düşünmeyen Yıldırım Bayezid, onlara mertçe bir meydan savaşı yapmak için toparlanma fırsatı verdi.
  • Fransız şövalyelerinin saldırısı ile başlayan savaş, Türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı. Macar Kralı Tuna Nehri’nde bekleyen bir Venedik gemisine binerek kaçabildi. Avrupa’nın birçok ünlü şövalyesi tutsak edildi. (25 Eylül 1396) Bu zaferden sonra haçlılar tarafından işgal edilmiş olan kaleler geri alındı. Macaristan içlerine kadar akınlar yapıldı. Bayezid, esir aldığı şövalyeleri önce Gelibolu’ya ardından Bursa’ya gönderdi. Daha sonra bu şövalyeler fidye karşılığı serbest bırakıldı. Savaş sırasında elde edilen ganimetle ülkenin birçok yerinde hayır kurumları yapıldı. Bursa Ulu Cami, bu hayır kurumlarının en ünlüsüdür.
  • Yıldırım Beyazıt’ın kazandığı bu zafer, ona Türk İslam dünyasında büyük bir itibar kazandırdı. Mısır’da bulunan Abbasi halifesi I. Mütevekkil, Yıldırım Bayezid’e “Sultan-ı İklim-i Rum” unvanını gönderdi.
  • Sultan Bayezid’in kazandığı bu başarı hem Osmanlıların Anadolu Türkleri üzerinde daha kuvvetle hak iddia etmesine sebep oldu. Hem de Timur belasını Anadolu’ya çeken bir mıknatıs görevi gördü. 

Anadolu Türk Birliği ilk kez sağlanıyor

  • Yıldırım Beyazıt, Niğbolu zaferinden sonra uzun bir süre batı’dan Osmanlı Devleti’ne yönelik bir tehdit gelmeyeceğini biliyordu.
  • Ayrıca bu zafer sayesinde Türk-İslam dünyasında büyük bir üne kavuşmuştu. Kazandığı bu şöhret, Osmanlı Devleti’nin Anadolu Türk dünyası üzerinde hâkimiyet iddiasını kuvvetlendiriyordu. Bu sayede ve Anadolu Türk birliğini kesin olarak sağlamak için yeniden Anadolu’ya yöneldi. Öncelikle Osmanlı Devleti’ni en baştan beri sürekli rahatsız eden Karamanoğulları üzerine gitti. Karamanoğlu beyini öldürdü. Beyliğin topraklarını Osmanlı topraklarına kattı. Kadı Burhanettin’in yönetimindeki Malatya, Elbistan, Divriği bölgesini de Osmanlı sınırları içine aldı. Ancak Yıldırım Beyazıt Anadolu beylikleri ile uğraşırken Timur 1399 yılında Anadolu kapılarına dayandı.

Ankara savaşı 1402 (Türk-İslam dünyasının en büyüğü kim olacak)

Timur kimdir?

  • Timur Cengiz Han’ın kurduğu Moğol Devleti’nin 4 parçasından biri olan Çağatay hanlığının yönetimini ele geçirerek önce “Emir” sıfatıyla bu hanlığı yöneten, ardından 1370’de Belh şehrinde hükümdarlığını ilan ederek Çağatay hanlığının Timur devleti haline dönüştüren ünlü Türk hükümdarıdır.

Ankara Savaşı neden yapıldı?

  • Timur kısa zamanda İran, Kafkasya, Irak ve Azerbaycan’ı alarak Osmanlı devleti sınırlarına iyice yaklaşmıştı.
  • Yıldırım Bayezid’in Anadolu Türk birliğini kurmak için beylikleri ortadan kaldırması, Kadı Burhaneddin Devleti’nin topraklarını alması Osmanlı devleti ile Timur’u komşu haline getirmişti.
  • Timur, tıpkı Cengiz Han gibi tüm dünyanın en büyük hükümdarı olmayı hedefliyordu. Bu amaçla, Çin üzerine sefere çıkmayı planlıyordu. Arkasında ise Osmanlı ve Memlükler gibi güçlü devletler bırakmak istemiyordu.
  • Diğer yandan Türk-İslam dünyasının en büyük hükümdarı, devletini de Türk İslam dünyasının en büyük devleti haline getirmek isteyen Timur, Niğbolu zaferinden sonra Yıldırım Bayezit’i kendisine rakip olarak görmeye başladı.

Bu konuda şöyle bir rivayet aktarılmaktadır:

Savaş sonunda Yıldırım Bayezit, Timur’a esir düşmüştür. Timur, Yıldırım Bayezit’i gittiği her yere yanında götürecek ve böylece herkese ne kadar büyük bir hükümdar olduğunu ispatlayacaktır. Aralarında şöyle bir konuşma geçer: Yıldırım Bayezid, Timur’a der ki “Eğer Ankara Savaşı olmasaydı, biz hiç karşı karşıya gelmeseydik ben Yıldırımlığımdan da, Bayezidliğimden de hiçbir şey kaybetmezdim. Ama sen hiçbir zaman Timur olamazdın.”

  • Timur 1393-1394 yılları arasında Anadolu’nun doğusunda faaliyette bulunurken Anadolu beylikleri ile temasta bulunmuş ve onları kendisine itaate çağırmıştı. Yıldırım Bayezid’in, Anadolu Türk birliğini sağlamaya çalıştığı yıllarda gerçekleşen bu çağrı sonucunda çoğundan olumlu cevap almıştı.
  • 1399 yılında Osmanlıların Malatya ve Elbistan’ı almaları Memlükler ile aralarının açılmasına sebep oldu. Bu durumu yakından izleyen Timur, her iki düşmanını da ortadan kaldırmak için zamanının geldiğine karar verdi.
  • Timur, 1400 yılında Azerbaycan’da kışladı. Beyliklerini kaybeden Anadolu beyleri yanına giderek ona bağlılıklarını bildirdi. Timur’u Anadolu’ya bir sefer için kışkırtmaya başladılar.
  • Bu arada Timur’un önünden kaçan Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf ve Celayirli hükümdarı Ahmet Celayir, Yıldırım Bayezid’e sığınmıştı. Timur, bu iki hükümdarın kendisine teslim edilmesini istedi. Yıldırım Bayezid bunu kabul etmedi.
  • Bu olay Yıldırım Bayezid ile savaşmak isteyen Timur için yeterli bir sebep oldu. Bu süreçte iki hükümdar arasında sert mektuplar yazıldı. Yıldırım Beyazıt Timur’a “lenk (aksak) ve çolak” diye hitap ederken, Timur’da Yıldırım Bayezid’e “kör ve çadırlı” diye hitap etmiştir.

Topal (lenk) ile Kör’ün savaşı

Yıldırım Bayezid’in Timur’a aksak ve Çolak deme sebebi bellidir. Savaşlarda aldığı yaralardan dolayı hem bir ayağı topal kalmış hem de bir elinde çolaklık vardır. Öte yandan Timur’un Yıldırım Bayezid’e karşı hitabı son derece dikkat çekicidir. Yıldırım Bayezid’in gözünde bir bozukluk olduğu bilinmektedir. Diğer yandan çadırlı demesinin sebebi Yıldırım Bayezid’in, Osmanlı padişahları içinde Anadolu Türkleri üzerinde hâkimiyet iddia eden ilk hükümdar olmasıdır. Timur, onun çadırdan geldiğini bu iddiaya hakkı olmadığını dile getirmeye çalışır. Osmanlı hanedanının kökenini Oğuz Kağan’a dayandırma çabası ve devletin kuruluşu ile ilgili tarih çalışmalarının bu döneme rastlaması tesadüf değildir.

  • Timur 1400 yılında Anadolu’ya girdi ve Sivas’a aldı. (Rivayete göre Sivas’ı kuşatan Timur şehri alamaz ve Sivaslılara bir söz verir. Eğer şehri teslim ederlerse hiç kan dökmeyecektir. Sivaslılar bu vaade kanar ve şehri teslim eder. Ancak Timur, şehrin gösterdiği direnişi cezalandırmak için pek çok insanı diri diri toprağa gömer. Böylece hiç kan akıtmamış olur.
  • Timur’un Sivas’a geldiğini öğrenen Yıldırım Bayezid, henüz hazırlıksız olduğundan karşılık vermedi. Kayseri’ye gelerek durumu inceledi ve savaşı kendi topraklarında kabul etmeyi uygun gördü. Bu sefer sırasında Sivas’a karşılık Timur’un elindeki Erzincan ve Kemah’ı aldı. Erzincan valisi Mutaharten’i rehin alarak Bursa’ya götürdü. Böylece iki Türk hükümdarının arası iyice açıldı.
  • Başta sadrazam Çandarlı Ali paşa olmak üzere devlet adamlarının pek çoğu iki Türk devletinin savaşmasına karşıydılar. Bu devlet adamları Bayezid’i anlaşma ortamı yaratacak bir mektup göndermeye ikna ettiler. Ancak Timur’un anlaşmaya niyeti yoktu.

Bu mektuba karşılık şu isteklerde bulundu:

1. Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf’un ve Ahmet Celayir’in kendisine teslim edilmesini,

2. Bağlılık işareti olarak Yıldırım Bayezid’e göndereceği külah ve kemerin kabul edilmesini,

3. Yine bağlılık işareti olarak şehzadelerden birinin kendisine gönderilmesini,

4. Kemah kalesinin ve Mutaharten’in geri verilmesini,

5. Anadolu beylerinden alınan yerlerin eski sahiplerine iade edilmesini,

6. Kendi adına hutbe okutulmasını ve para bastırılmasını

  • Tüm bu istekler aslında savaş çıkarmanın bir yoluydu. Yıldırım Bayezid gibi bir hükümdarın bu türden istekleri kabul etmeyeceğini Timur da biliyordu.

Çubuk ovasında taraflar karşı karşıya geldiler.

  • 1402 yılında Timur Anadolu’ya girince Yıldırım Bayezid harekete geçti. Osmanlı orduları Ankara önlerine geldiğinde Timur’da Sivas’a yürüdü. Yıldırım Beyazıt, Timur’un Sivas’ta olduğunu öğrenince savaşı Akdağmadeni yöresinde yapmak istedi. Daha çok engebeli bir arazi olan bu yörede yapılacak savaş Timur’un işine gelmiyordu. Çünkü ağır süvariye sahip Timur’un böyle bir savaş alanında başarılı olma şansı düşüktü.
  • Timur, Sivas ve Tokat yöresinde savaşmanın kendisi için tehlikeli olduğunu görünce Kayseri’ye geldi. Rahatça savaş yapabileceği düz bir arazi bulması gerekiyordu. Orta Anadolu’ya ilerleyerek Ankara’ya geldi ve şehri kuşattı. Yıldırım Bayezid, Timur’u zor bir durumda yakaladı. Şehzadeler ve kumandanlar hemen hücuma geçilmesini istedilerse de Yıldırım Bayezid bir kez daha mertçe savaşmak istedi ve Timur’un bu zor durumundan yararlanmaya çalışmadı.
  • İki ordu Ankara’nın Çubuk Ovası’nda karşılaştı. Savaşın ilk anlarında Osmanlı kuvvetleri duruma hâkim idiler. Timur’un ordusu zor anlar yaşıyordu. Ancak savaşın ilerleyen saatlerinde Kara Tatarlar ve Anadolu tımarlı sipahilerinin ihanet etmesi sonucu Osmanlı ordusu çözülmeye başladı. Yıldırım Bayezid, geri çekilme önerisini kabul etmedi. Sadrazam Çandarlı Ali paşa, şehzade Süleyman Çelebi ile birlikte savaş meydanını terk ederek Bursa’ya çekildi. Mehmet Çelebi de kuvvetleri ile savaştan çekildi. Savaş alanında yalnız kalan Yıldırım Bayezid, Çataltepe’ye çekilerek yanındaki az sayıdaki kuvvet ile mücadeleye devam ediyordu. Karanlık bastığında ismine yakışır bir sürat ve cesaretle etrafındaki kuşatmayı dahi yarmayı başarsa da atının bir taşa çarparak yuvarlanması sonucu Timur’un eline esir düştü.

Yıldırım Bayezid’in esareti ve bu esaret sırasında ölümü

  • Timur, Ankara Savaşı’ndan sonra Kütahya’ya geldi. Karamanoğulları, Germiyanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Hamitoğulları, Saruhanoğulları beyliklerinin yeniden kurdu. Kütahya’dan sonra Ege kıyısına inerek İzmir’i aldı. 8 ay Anadolu’da kalan Timur gittiği her yere Yıldırım bayezid’i götürdü.
  • Timur’un hesabı esaret altında tuttuğu Bayezid’i göstererek kendi büyüklüğünü ispatlamak idi. Son derece gururlu bir insan olan Yıldırım Bayezid, bu esarete dayanamadı. Bazı kaynaklara göre yenilginin ve esaretin yarattığı üzüntüye dayanamayan Yıldırım Bayezid, hastalanarak vefat etti. Bazı kaynaklara göre ise yine aynı sebepten dolayı yüzüğünde taşıdığı zehri içerek intihar etti.

Ankara Savaşı’nın sonunda

  • Ankara savaşı, Osmanlılar için tam anlamıyla bir yıkım olmuş ve pek çok olumsuzluğa neden olmuştur.
  • Öncelikle Timur ülkeyi Yıldırım Bayezid’in çocukları arasında paylaştırarak Anadolu’dan çekildi. Onun gitmesi ile birlikte Yıldırım Bayezid’in çocukları arasında Osmanlı tarihine Fetret devri olarak geçecek ve 11 yıl sürecek taht kavgaları dönemi başladı.
  • Bin bir emekle sağlanmış Anadolu Türk Birliği Timur’un beylikleri yeniden kurmasıyla bir kez daha bozuldu.
  • Yıldırım Bayezid’in 4 kere kuşattığı İstanbul ve Bizans bir müddet daha yaşama şansı buldu.
  • Timur’un çekilmesinden sonra Anadolu’nun doğusunda güçlenen Akkoyunlular Osmanlı devleti için yeni bir tehdit haline geldi.
  • Elbette ki alınan yenilgi ve 11 yıllık taht kavgaları dönemi Balkanlarda da Osmanlı ilerleyişinin durmasına, en azından bir süre savunmaya geçirmesine sebep oldu. Ancak burada mutlaka belirtmemiz gereken bir nokta var ki; Osmanlı devleti yıkılmanın eşiğine gelmesine rağmen Balkanlarda korkulan derecede bir geri çekiliş ve toprak kaybı yaşanmadı. Bunu da şu şekilde açıklayabiliriz: Bir kere yapılan fetihler de titizlikle uygulanan iskân ve istimalet siyasetlerinin meyveleri toplanmıştır. Ayrıca her ne kadar taht kavgaları yaşansa da Balkan hudutlarında akınlar yapmakla görevli Akıncı beyleri hala görevlerinin başındadır.