1. ORTA ÇAĞ’DA NELER OLDU?

Orta Çağ, Kavimler Göçü (375) ile başladı. (Bazı tarihçiler de Roma İmparatorluğu’nun önce ikiye ayrılması, ardından Batı Roma İmparatorluğunun yıkılması (476) olarak kabul etmektedir.) Orta Çağ yaklaşık bin yıl sürdü. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi (1453) ile sona erdi.

2. ORTA ÇAĞ’IN ÖNEMLİ SİYASİ YAPILARI

A) AVRUPA

  • Tüm Avrupa kıtasına Roma imparatorluğu hâkim durumdaydı.
  • Bu Devletin doğudaki sınırını Tuna nehri çiziyordu.
  • Bu nehrin doğusunda ise Romalıların barbar kavimler olarak nitelendirdiği kavimler (Gotlar, Burgonlar, Franklar, Germenler, Alamanlar, Vandallar, Angıllar, Saksonlar vb) yaşıyordu.
  • Kavimler göçü ile bu kavimler, Avrupa’ya doluştu. Roma İmparatorluğu önce ikiye ayrıldı. Sonrasında Batı Roma İmparatorluğu yıkıldı.
  • Barbar kavimler, Orta Çağ’ın başlarından itibaren birbirleri ile mücadele ettiler. Bu Mücadele  Feodalite’nin ortaya çıkmasına neden oldu.

 B ) DOĞU ROMA (BİZANS)

  • Doğu Roma imparatorluğu tüm Orta Çağ boyunca varlığını sürdürdü.
  • Başkenti İstanbul olan bu devlet Balkanlar, Anadolu, Suriye, Filistin, Mısır, Girit ve Kıbrıs’a hâkim durumdaydı.

C) ORTA ASYA

  • İlk Çağ’ın sonlarında Asya kıtasında Büyük Hun Devleti hüküm sürmekteydi.
  • Büyük Hun Devleti parçalandıktan sonra, Hun Türklerinin bir kısmı Kavimler Göçü’nün başlamasına neden oldu.
  • Bir kısmı ise bugünkü Afganistan dolaylarında Akhun (Eftalitler) devletini kurdu.
  • Asya’da ise bir süre Çin hâkimiyeti yaşandı.
  • Ardından, Asya’da ise önce Avar, sonra Köktürk, sonra da Uygur devletleri kuruldu.

D) İRAN (SASANİLER)

  • Orta Çağ’ın başlarında İran ve Irak bölgesinde Sasani Devleti hüküm sürmekteydi.
  • Sasani Devleti, İpek Yolu egemenliği için, Doğu’da Akhunlar ile, batıda ise Bizans ile mücadele ediyordu.

3. SİYASİ YAPILARIN MEŞRUİYET KAYNAĞI

  • “Meşruiyet” geçerli olma demektir. Bu kavram devletler için kullanıldığında yönetilen halkın yöneticilerini kabul etmesi demektir.
  • İlk Çağ gibi Orta Çağ’da da yöneticiler meşruiyetlerini DİNE dayandırmışlardır.
  • Devletin, tanrısal bir kurum olduğunu, kendilerinin ise tanrı tarafından seçilmiş ya da görevlendirilmiş kişiler olduklarını iddia ettiler.
  • Orta Çağ’da bu duruma tek istisna, çağın başlarında Germen kavimlerinde görülmüştür. Bu kavimlerde, ekonomik farklılıklar olmadığı için eşitlikçi bir toplum yapısı vardı. Halk tarafından seçilen “halk kralları” ülkeyi yönetiyordu.
  • Ancak bu kavimlerde bile halkın yerini kilise aldı. Ve yöneticiler kilisenin kitleler üzerindeki etkisinden yararlanmaya çalıştı. Frank kralı bunu ilk fark eden barbar kralı olmuştur. Böylece Frankları Orta Çağ’ın en güçlü devletlerinden biri haline getirdi.

Örnekler çoğaltılabilir:

  • Alman İmparatorları Papa’nın elinden taç giyerek KUTSAL ROMA GERMEN İMPARATORU oldular 
  • Bizanslılar, devletlerinin tanrının yeryüzündeki krallığı olduğunu iddia etti.
  • Orta Doğu’da bizzat Hz. Muhammet tarafından kurulan İslam Devleti vardı.
  • Sasanilerde Kral, Kutsal ateşin koruyucusu idi.
  • Orta Asya Türklerinde halk, hakana Ülkeyi Yönetme yetkisini (KUT) Gök tanrı’nın verdiğine inanıyordu.

 

4. SİYASİ YAPILARIN MADDİ KAYNAKLARI

A) COĞRAFİ YAPI, HAYAT VE GEÇİM TARZI

Orta Çağ’da da Devletlerin gücünü, nüfusun yeryüzüne dağılışını belirleyen temel etken coğrafi şartlar olmuştur.

nüfus;

  • iklimin uygun olduğu,
  • verimli topraklara sahip,
  • liman ve ticaret yollarına yakın

yerlerde yoğunlaşmıştır.

Orta Çağ’ın güçlü devletleri de bu bölgelerde ortaya çıkmıştır.

 

B) SOY DAYANIŞMASI

Orta Çağ’da devletlerin sahip olduğu maddi güç unsurlarından biri de soy dayanışmasıdır. Tüm dünyada yönetime hakim olan hanedanlar kendi soylarından gelen insanları ayrıcalıklı bir yere koymuş, iktidarlarını kuvvetlendirirken onlardan yardım almıştır. Toplumdaki diğer insanları ise kendileri ile eşit tutmamıştır.

Örneğin;

  • İslam devleti, Emeviler (Ümeyyeoğulları) ve Abbasiler halifeliği saltanata dönüştürmüştür.
  • Avrupa Devletlerinde hakim olan soy birliği anlayışının üzerine zamanla din birliği de eklenmiştir. Hıristiyan olmayanları dinsiz olarak görülmüştür.
  • Sasanilerde soy birliği sadece hükümdarlık için değil eyalet yöneticiliği için de belirleyici olmuştur.

 

C) SİLAHLI GÜÇ

  • Tıpkı İlk Çağ’daki gibi Orta Çağ’da da devletlerin kuruluşunu ve güçlerini belirleyen en önemli unsur silahlı güçleri, yani ordularıdır.
  • Orta Çağ’da bunun en tipik örneği MOĞOL İMARATORLUĞU olmuştur. Cengiz Han, yönetiminde birleşen Moğollar onlu sistemi uygulayarak teşkilatlanmış, Orta Çağ’ın en korkulan gücü haline gelmişlerdir.
  • Silahlı güçleriyle korku salan bir diğer topluluk da VİKİNGLER olmuştur. İskandinavya’da yaşayan Vikinglerin en büyük güçleri ise yüksek manevra kabiliyetine sahip tekneleri olmuştur.
  • Orta Çağ’ın güçlü devletlerinden birisi de Bizans’tır. Bizans ordusu eski Roma ordusu esas alınarak teşkilatlanmıştır. En etkili silahları ise suda bile yanabilen GREJUVA ( Rum ateşi ) olmuştur.

D) GÜÇ PAYLAŞIMI VE YÖNETİM ORGANİZASYONU

  • Orta Çağ’da Avrupa da hakim yönetim anlayışı Feodalite’dir.
  • Asya ve İran da ise Merkezi Mutlak Monarşiler hüküm sürmekteydi.

Mutlak Monarşi: Yönetimde tek bir kişinin ya da ailenin söz sahibi olduğu yönetim şekli.

 

FEODALİTE

NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Orta Çağ’ın başlarında Avrupa’da barbar kavimler tarafından pek çok krallık kuruldu. Bu karalıklar zamanla Kutsal Roma Germen İmparatorluğu çatısı altında toplandılar. Bu devletin yöneticileri çevrelerindeki önemli kişilere hizmet karşılığı toprak verdi. Böylece Kont, Dük, Lord, Baron gibi unvanlara sahip bir soylular sınıfı ortaya çıktı.

Kavimler göçü’nün yarattığı kargaşa, yaşanan sürekli mücadele, devletlerin (başta Kutsal Roma Germen İmparatorluğu olmak üzere) ya yıkılmasına, ya da kendi topraklarını koruyamayacak kadar güçten düşmesine neden oldu. Bu ortamda soylular öne çıktılar. Kendi şövalyeleri ve köylüleri yardımıyla bulundukları bölgenin güvenliğini sağladılar. Korunaklı şatolar, Kaleler inşa ettiler. Böylece daha küçük toprak sahiplerini yanlarına çektiler. Bir yandan da kraldan vergi toplama, yargılama yapma gibi siyasal yetkiler alarak güçlendiler. Böylece 9. Yüzyıldan itibaren Avrupa’nın hakim yönetim anlayışı olan FEODALİTE ortaya çıktı.

 

FEODAL DÜZENİN İŞLEYİŞİ NASILDI?

  • Feodal düzende her şeyin temeli TOPRAK TIR. Toprak sahipleri yani soylular siyasi gücün de sahibidir. Bu düzende bir devlet ve bir kral vardır. Ancak kral sınırsız iktidara sahip değildir. Kral yalnızca güçlüler arasında en güçlüdür. Onun altında Kontlar, onların altında ise dükler vardır. (bunların genel adı SENYÖR)
  • Feodalitede, himaye eden senyöre SÜZEREN, himaye altına girene ise VASSAL denilirdi. Feodalite bir kişinin başka birine tabi olması esası vardı. Dolayısıyla Kral dâhil hiç kimse tam yetkili değildi. Kont nasıl Kralın adamıysa, Dükte kontun adamıydı. Bu yüzden Kral iktidarını korumak için soylularla iyi geçinmek zorundaydı.

Örneğin, İngiltere Kralı YUTSUZ JOHN Soyluların isteği ile kendi yetkilerini sınırlandıran MAGNA CARTA (Büyük Şart)’yı kabul etmek zorunda kalmıştı.

NOT : Magna Carta Dünya’da Anayasacılığın ve demokrasinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

  • Feodal düzenin güçlü kurumlarından biri de kiliseydi. Senyörler, Kilise ile iyi ilişkiler kurarak iktidarlarını kuvvetlendirmekteydi.