2. 1960’LARDAN İTİBAREN TÜRK DIŞ POLİTİKASINI ETKİLEYEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

 

KIBRIS SORUNU

 

A. KIBRIS  SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ

  • Yaklaşık 300 yıl boyunca Osmanlı hâkimiyetinde olan Kıbrıs Adası 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra İngilizlere devredilmişti. Kıbrıs’ta İngiliz garantörlüğünü ilk yıllarında “Enosis” denilen bir fikir ortaya çıktı.

ENOSİS: Rumlar için Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hayalidir. Yunan Megali İdea’sının bir uzantısıdır.

  • Kıbrıs Rumları 1929 yılında bu isteklerini İngiltere’ye ilettiler. Ancak İngiltere tarafından reddedilince 1931’den itibaren terör eylemlerine başladılar.

  • Bu eylemler karşısında Kıbrıs Türkleri KATAK (Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu) denilen bir teşkilat oluşturdu. Enosse karşı mücadele ettiler. Bu mücadelede özellikle DR. FAZIL KÜÇÜK VE RAUF DENKTAŞ önemli roller üstlendi.
  • II. Dünya savaşı sonrasında İngiliz sömürgelerinin birer birer bağımsız olması Kıbrıs Rumlarını tekrar harekete geçirdi ve 1952’de EOKA denilen terör örgütünü kurdular.

EOKA’NIN AMACI: Kıbrıs’taki Türk halkını yok ederek veya kaçmaya zorlayarak Enosis’i gerçekleştirmektir.

DİKKAT 6-7 EYLÜL OLAYLARI: 1955’te Kıbrıs meselesi için Londra Konferansı toplandı. Ancak bu konferansın devam ettiği sırada İstanbul’da Ekspres gazetesinin “Atatürk’ün Selanik’te doğduğu eve bomba atıldı.” haberi üzerine İstanbul’da halk sokağa döküldü. Protesto eylemleri sırasında bazı olaylar ortaya çıktı. İstanbul, Ankara ve İzmir’de 6 ay sıkıyönetim ilan edildi.

  • 1955 Londra Konferansı’nın sonuçsuz kalması üzerine 1957 yılında Ada Türkleri birleşerek TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI’NI (TMT) kurdu.
  • 1958 yılına gelindiğinde Eoka’nın faaliyetleri sonucu Kıbrıs Türkleri katledilmeye devam etti. Bu durum Türkiye ile Yunanistan’ı karşı karşıya getirdi. Amerika’nın devreye girmesi ile 1958 ve 59 yıllarında Zürih ve Londra görüşmeleri yapıldı. Bu görüşmeler sonucunda Türkiye İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasına karar verildi.
  • Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti 15 Ağustos 1960’da kuruldu. Cumhuriyetin Başkanı başpiskopos Makarios, Başkan Yardımcısı ise Dr. Fazıl Küçük oldu. Ancak adadaki Cumhuriyet idaresi 3 yıl devam edebildi. Makarios’un Rumlar lehine 13 maddelik bir anayasa değişikliği talebi Cumhuriyet idaresinin sonunu hazırladı.
  • Bundan sonra adadaki Türklere karşı terörün ve şiddetin dozu giderek arttı. Akritas adı verdikleri bir plan çevresinde hareket eden Rum çeteleri 1963’te saldırıya geçti ve Türk köylerini kuşattı. 120 Türk’ün yaşadığı Ayvasıl köyüne yapılan baskında 21 Türk katledildi.

KANLI NOEL: 24-25 Aralık gecesi ise Rum çeteleri Lefkoşa’nın Kumsal semtinde yaşayan Kıbrıs Türk Alay Komutanlığı Doktoru tabip Binbaşı Nihat ilhan’ın evine yaptıkları baskınla eşi ve 3 çocuğunu  katletti. Bu olay tarihimize Kanlı Noel olarak geçmiştir.

 B. KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI VE SONRASI

  • 1963’te başlayan saldırıların artarak devam etmesi üzerine Türkiye’nin başvurusuyla Birleşmiş Milletler barış gücü oluşturuldu. Ancak Barış gücünün Rum saldırılarını engelleyememesi Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale kararı almasına sebep oldu.

JOHNSON MEKTUBU: Ancak bu karar ABD başkanı Johnson’un 5 Haziran 1964 tarihli kesin uyarı özelliğindeki mektubu nedeniyle hayata geçirilmedi.

 1. KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI: 1974’te Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını amaçlayan bir askeri darbe gerçekleşti. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin liderliğine Nikos Sampson getirildi. Bu darbe karşısında garantör devletlerin hiçbir şey yapmaması üzerine Türkiye 20 Temmuz 1974 sabahı adaya ilk askeri Harekâtı’nı gerçekleştirdi. 22 Temmuz’da Birleşmiş Milletler’in davetine uyarak ateşkes kararını kabul etti. Böylece 1. Barış harekâtı sona erdi.

·         2. KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI: Yapılan Cenevre görüşmelerinde Rumların oyalama taktiğine başvurması üzerine Türkiye ikinci Barış Harekâtı’na karar verdi. İkinci harekât 14 Ağustos’ta başladı ve 16 ağustosa kadar bugünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin topraklarını oluşturan bölge kontrol altına alındı.

  • Barış Harekâtı’ndan sonra gerek Rumların, gerekse uluslararası teşkilatlarının herhangi bir çözüm üretememesi üzerine 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. 15 Kasım 1983’te ise bu devlet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adını aldı.

 C. TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ

  • 1974 öncesinde Türk Yunan ilişkileri Kıbrıs Meselesi ekseninde sürmüştür. 1974’ten sonra ise kıta sahanlığı, karasularının genişliği, ege’deki hava kontrol sahası ve Batı Trakya Türkleri üzerinde yoğunlaştı.

KITA SAHANLIĞI MESELESİ

Kıta sahanlığı: Karaların deniz altında devam eden uzantısıdır. Hukuki anlamda ise karasularının ötesinde başlayarak belirli bir uzaklık ve derinliğe kadar giden deniz tabanıdır.

  • Kıta sahanlığı meselesi Yunanistan’ın Ege Denizi’nde kendisine göre kıta sahanlığı belirleyerek petrol aramaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır.
  • Türkiye bunun üzerine Ege’nin açık Deniz sularında ve Türkiye kıta sahanlığında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına petrol arama ruhsatı vermiştir. “Sismik 1” adlı Türk gemisi bu bölgede petrol aramıştır.
  • Bu sorun Birleşmiş Milletler’e ve Adalet Divanı’na yansısa da günümüze kadar herhangi bir çözüm bulunamamıştır. Bildiğiniz gibi günümüzde de Akdeniz’de aynı sorun devam etmektedir.

KARASULARININ 12 MİLE ÇIKARILMASI SORUNU

  • Aslında bu sorun da kıta sahanlığı meselesi ile doğrudan alakalıdır. 

Karasuları: denize kıyısı olan devletin tam deniz egemenliğine sahip olduğu denizalanı demektir. O egemenlik aynı zamanda karaların üzerindeki hava sahasını ve suların altındaki kıta sahanlığını da kapsar. Dolayısıyla bu meselelerin hepsi birbiriyle alakalıdır.

  • Uluslararası hukuka göre karasuları 12 mil olmasına rağmen Ege adalarının özel durumundan dolayı Lozan Antlaşması’nda bu mesafe 3 mil olarak belirlenmiştir.
  • Buna rağmen Yunanistan önce karasularını 6 mile, ardından 12 mile çıkarmaya çalışmaktadır.
  • Bunun gerçekleşmesi halinde Ege Denizi’nin tamamı Yunanistan karasuyu haline gelecek ve Türkiye Yunanistan’dan izinsiz Ege Denizi’ne gemi bile çıkaramayacaktır. Bu yüzden Yunanistan’ın çabasına rağmen Türkiye kesinlikle bu konuda geri adım atmamıştır.

HAVA SAHASI YÜKSEKLİĞİ VE FIR HATTI PROBLEMİ

  • Yine karasuları problemine bağlı olarak ortaya çıkan bir diğer konudur.
  • Yunanistan Ege adalarının karasularını 12 mile çıkararak milli hava sahasını da 12 mil yüksekliğe ulaştırdığını ilan etmiştir. Türkiye ise bu ikisini de kabul etmeyerek bunun bir savaş nedeni olacağını açıklamıştır. Bu yüzden Yunanistan bu konuda da herhangi bir adım atamamıştır.

BATI TRAKYA TÜRKLERİ SORUNU

  •  Özellikle Kıbrıs meselesinden itibaren Yunanistan Batı Trakya’nın Türklerden arındırılması ve hızlı bir şekilde Yunanlaştırılması için yoğun bir devlet politikası uygulamıştır.
  • Bu bölgede soydaşlarımız üzerinde devlet terörü, asimilasyon baskı ve zulüm uygulamıştır.

KARDAK KRİZİ

  • 90’lı yıllarda Türk-Yunan ilişkilerine damga vuran olaylardan birisi de Kardak Kayalıkları Krizi’dir.  Figen Akat adlı bir kuru yük gemisinin Bodrum’a 3 mil uzaklıktaki Kardak kayalıklarında karaya oturması sonucu (1995) her iki ülkede kayalıkların kendisine ait olduğunu iddia etmiş; ortam oldukça gerilmiş ancak Amerika’nın araya girmesiyle sorun Türkiye’nin istediği biçimde çözülmüştür.

 

Ç. ERMENİLERİN TÜRKİYE’YE YÖNELİK FAALİYETLERİ VE ASALA TERÖR ÖRGÜTÜ 

  • Ermenilerin gerek Osmanlı döneminde gerek Kurtuluş savaşı sırasında yarattığı problemleri daha önce işlemiştik. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bakınız: ERMENİ SORUNU
  • Ermeniler aldıkları bu mağlubiyetlerin intikamını almak için 1921 yılından itibaren başta eski İttihat ve Terakki mensupları olmak üzere çok sayıda Türk’ün yurtdışında öldürülmesi olayına karıştı.
  •  Lozan Antlaşması’ndan sonra uykuya yatan Ermeni meselesi 1960’lı yıllardan itibaren tekrar uyandırılmak istendi.
  • 1975’te Lübnan‘da Ermenistan’ın kurtuluşu için ASALA (Ermeni Gizli Ordusu) isimli bir örgüt kuruldu. Asala’nın kurucusu ve lideri Agop Agopyan diye bilinen Lübnan Ermenilerinden bir teröristti.

  • Asala tarafından gerçekleştirilen ilk terör eylemi 1975’de Türkiye’nin Avusturya büyükelçisi Danış Tunagil’in şehit edilmesi oldu.
  • Bu suikastten iki gün sonra Türkiye’nin Paris büyükelçisi İsmail Erez ve makam şoförü Talip Şener Asala tarafından katledildi. Asala bu süreçte 42 Türk diplomatını şehit etti.

NOT: 4 TE PLANI Ermenilerin Türkiye’ye yönelik faaliyetleri 4t planı çerçevesinde gerçekleşmektedir. Bu plana göre:

  1. TANITMA: Bu süreçte tüm dünyanın dikkati Ermeni meselesine çekilmeye çalışılmıştır. Asala terör örgütünün faaliyetleri bu kapsamda değerlendirilebilir.
  2. TANINMA: Planın ikinci aşamasında dünyaya ve Türkiye’ye “Türkler Ermenileri katletmiştir.” iddiasını kabul ettirmek vardır. Günümüzde Ermeniler yoğun biçimde bunun için çaba sarf ediyor.
  3.  TAZMİNAT: Ermeni soykırımı iddialarını kabul ettiğimiz takdirde bu kez bizden bu soykırımın tazminatını isteyecekler.
  4. TOPRAK: İsteyecekleri tazminat Ermeni yurdu olarak iddia ettikleri Doğu Anadolu olacak.