1. KONAR-GÖÇERLERDE ORDU

  • Yerleşik toplumlara göre daha zor bir hayat yaşayan konar-göçerler mecburen daha mücadeleci ve savaşçı olmak zorundadır.
  • Ayrıca üretemedikleri maddeleri yerleşiklerden akınlarla karşılamak için askeri organizasyonlar kurmuşlardır.
  • Konar-göçerlerin eğlenceleri, gündelik hayatları bile savaşa hazırlık niteliğinde antrenmanlardır.
  • Askerlik ve normal hayat içi içe olduğu için konar-göçerlerde eli silah tutan herkes, her an savaşa hazır birer asker durumundadır.
  • Bu anlayışa en güzel örnek TÜRKLER’dir.
  • Bu anlayışa ordu-millet anlayışı denilir.

NOT: Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bakınız: ORDU-MİLLET TÜRKLER

 

2. YERLEŞİKLERDE ORDU

  • Orta Çağ’da yerleşik toplumların orduları genelde paralı askerlerden kurulmuştur.
  • Orta Çağ’da Avrupa devletleri başlangıçta Roma İmparatorlundaki ordu sistemini uygulamaya çalıştılar.
  • Ancak merkezi otoriteleri zayıf olduğu için askerliği vatandaşlık görevi olarak benimsetemediler.
  • Bu orduların masraflarını tek başlarına karşılayacak güçleri de yoktu.
  • Bu yüzden kendilerine bağlı feodal beylerin askerlerinden yararlandılar.
  • Bu askerlerin çoğu ise savaşmayı bilmeyen köylülerden oluşuyordu.
  • Bu ordularda şövalyeler yer alsa da çok masraflı oldukları için sayıları azdı.
  • Bu ordulardan gereken faydayı sağlayamayan krallar bu sefer feodal beylerinden asker yerine para toplayarak ordularını ücretli askerlerden oluşturdular.
  • Orta Çağ’ın en dikkat çeken paralı askerlerinden biri İsviçre piyadeleridir. Çok uzun kargılarla, hafif zırhları ve falanks adı verilen kare biçimli savaş düzenleri ile süvarilere karşı etkili olmuşlardır.
  • Orta Çağ’ın sonlarına doğru merkezi krallıkların güçlenmesiyle düzenli ordulara geçiş süreci de hızlanmıştır.