- Mustafa Kemal, diğer alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da çağdaş ülkelerin düzeyine gelmemizi sağlayacak bir sistem kurulması gerektiğini düşünüyordu.
- Süreç, daha Kurtuluş Savaşı yıllarında “Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti’nin (Sağlık Bakanlığı) kurulması ile başlamıştır.
- 1925 yılında Doktor Refik Saydam’ın sağlık bakanı olması ile sağlık alanındaki atılımlarda hızlanmıştır. 1923 de 86 kuruma sahip olan sağlık bakanlığı 1930’da 182 kuruma ulaşmıştır.
- Yurdun her yerinde NUMUNE Hastaneleri açılmıştır.
Cumhuriyet döneminde Bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele etmek için;
- 1925’te Trahomla Savaş Kanunu,
- 1926’da Sıtma Mücadelesi Kanunu,
- 1930’da Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, çıkarıldı.
Böylece,
- Bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele etmek için önleyici ve koruyucu sağlık tedbirleri belirlendi.
Tüm bu önlemler sayesinde;
- Verem, sıtma, trahom, frengi kontrol altına alındı.
- Veba, çiçek, tifüs, kolera gibi hastalıklar neredeyse hiç görülmez oldu.
Tüm bu çalışmalara katkıda bulunan önemli bir kurum da Türk Kızılayı’dır.
NOT: 1868’de “Osmanlı yaralı askerlere yardım cemiyeti” adıyla kurulan Kızılay, 1877’de “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti” adını almıştır. 1935’te ise “Türkiye Kızılay Cemiyeti” olmuştur.
DİKKAT: Devletin sağlık alanında yaptığı tüm bu çalışmalar “sosyal devlet” anlayışının bir gereğidir. Bu yüzden Atatürk ilkelerinden en çok HALKÇILIK ilkesi ile ilgilidir. İkinci dereceden DEVLETÇİLİK ilkesi ile de ilgi kurulabilir.
Henüz Hiç Yorum Yapılmamış