Mustafa Kemal Atatürk’e göre millet; Ortak bir geçmişe ve kültüre sahip, geçmişte birlikte yaşamış, gelecekte de bir arada yaşama ülküsüne sahip insan topluluğudur.
- Tanımdan da anlaşılacağı üzere, ortak geçmiş bilinci, milli birlik ve beraberliğin en önemli unsurlarından birisidir.
- Milleti oluşturan insanları tuğlalara benzetirsek milli tarih ve milli dil bu tuğlaların birbirine tutunmasını sağlayan çimentodur.
Osmanlı Devleti için tarih;
- Ya Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile başlayan HANEDANCI TARİH ANLAYIŞ
- Ya da İslamiyet’in doğuşu ile başlayan ÜMMETÇİ TARİH ANLAYIŞI şeklindeydi.
Hâlbuki
- Türkiye Cumhuriyetinin, MİLLİYETÇİ bir tarih anlayışına ihtiyacı vardı.
- Osmanlı Devleti’nden ya da İslamiyet’ten önce de Türkler yaşamış, pek çok devlet kurmuş, bir kültür inşa etmişti. Dünya tarihinin seyrini değiştirecek kadar önemli etkileri vardı. Türkler tarih boyunca çok büyük roller üstlenmişti.
- İşte özellikle bu konularla ilgili araştırmalar yaparak, atalarını tanıyan, Türk olmaktan gurur duyan nesiller yetiştirilmeliydi.
Bu amaçlarla 13 Nisan 1931’de Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. (Türk Tarih Kurumu)
Atatürk, Türk tarih kurumundan;
- Osmanlı Devleti’nden önceki Türk tarihi hakkında araştırma yapmasını,
- Türklerin, Dünya medeniyetine katkıları ile ilgili araştırmalar yapmasını,
- Türk Yurdu ile ilgili kuşkuları giderecek araştırmalar yapmasını istemiştir.
Atatürk ve tarih
- Atatürk, milli bir tarih oluşturmanın, millet bilincini ne kadar güçlendireceğinin farkındadır. Bu yüzden tarih konusunu çok önemsemiştir. Kendisi de tarih çalışmaları yapmış, tarihçileri çalışmaları gereken konularda yönlendirmiştir.
- Onun etkisi ile 15 Nisan 1932’de toplanan I. Tarih Kongresi’nde “Türk tarihi tezi” kabul edilmiştir.
- Kurumun çalışmalarını yayınlaması için çıkarılan “Belleten” dergisinin adı bizzat onun tarafından konulmuştur.
- Atatürk, İş bankasında ki hisselerinin bir kısmını Türk Tarih Kurumuna miras bırakarak, tarih alanında sürekli çalışmalar yapmasını istemiştir.
Henüz Hiç Yorum Yapılmamış