2. DÜNYA SAVAŞI SONRASI DÖNEMDE DIŞ POLİTİKADA MEYDANA GELEN GELİŞMELER

  • II. Dünya Savaşı sonunda dünya Soğuk Savaş adı verilen yeni bir döneme girmişti. Bu dönemde Türkiye, Sovyet Rusya’dan gelebilecek bir tehlikeye karşı kendisini güvence altına almak için ABD ve Batı Blok’una yaklaşma stratejisi izlemiştir.

Türkiye’nin bu stratejisinde iki önemli neden vardır:

  • Sovyet tehlikesine karşı yetersiz askeri gücünü telafi etmek ve güçlü bir askeri ittifakın içerinde yer alarak güvenliğini sağlamak.
  • İç ve dış politikadaki tıkanıklığı açmak ülkedeki ekonomik canlılığı sağlayabilmek için Batı Avrupa’da oluşturulan ekonomik ve siyasi ortaklık örgütün içinde yer almak.

 

KUZEY ATLANTİK ANTLAŞMASI ÖRGÜTÜ’NÜN (NATO) KURULMASI

  • II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa devletlerinin güç kaybetmesi ve Sovyetler Birliği’nin Avrupa’da oluşturduğu tehdit ABD’yi harekete geçirdi. 11 Haziran 1948’de ABD’nin Avrupa’da bir ittifaka katılabilmesi için yasal bir düzenleme yapıldı. (Vandenberg kararı) Böylece ABD 1823’ten beri uyguladığı Monroe Doktrini’ni terk ederek Batı bloğunun liderliğini üstlendi.
  • Sovyetler Birliği’ne karşı “Çevreleme Politikası” uygulamaya başladı.

Çevreleme Politikası: ABD 1948’ten itibaren Sovyet yayılmasını engellemek için Doğu bloğunu kuşatmaya çalışmıştır. Bu politika gereği Truman Doktrini ve Marshall Planı uygulamaya konulmuştur.

  • Bu amaçla attığı en ciddi adım NATO örgütünün konulmasıdır. 1949’da öncülüğünde İngiltere, Portekiz, Danimarka, Kanada, Hollanda, Lüksemburg, Fransa, Belçika, İtalya, İzlanda ve Norveç arasında Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü kuruldu.
  • BÖYLECE: Batı Avrupa devletleri SSCB baskısı ve tehdidine karşı ilk defa etkili bir güce sahip oldu. Marshall Planı ile Sovyetler Birliği’ne karşı kurulan ekonomik ittifak, NATO ile birlikte siyasi ve askeri bir boyuta taşındı.

Marshall Planı: SSCB ve Doğu Bloğuna karşı ABD’nin uyguladığı ekonomik plandır. Bu plana göre; Avrupa ülkeleri kalkınmak için kendi aralarında işbirliği yapacak, açık olursa ABD bu açığı kapatmak için yardım edecekti. Plan Avrupa’ya malzeme, makine ve para yardımını kapsıyordu.

DİKKAT: NATO, Batı bloğunun silahlı gücü olarak ortaya çıkmıştır. Diğer yandan Batı bloğunun kuruluşunda ekonomik işbirliğini içeren Marshall Planı da yürürlüğe sokulmuştur.

NOT: NATO’nun kuruluşu Varşova Paktı’nın ortaya çıkmasına sebep oldu.

 

VARŞOVA PAKTI

  • NATO’nun kurulmasından sonra Sovyetler Birliği kontrolü altındaki devletleri bir arada tutmak için Varşova Paktı’nın meydana getirdi (5 Mayıs 1955)
  • Bu pakt, Sovyetler Birliği, Çekoslovakya, Macaristan, Bulgaristan, Polonya, Arnavutluk, Doğu Almanya ve Romanya arasında yapıldı.
  • Paktın amacı: Bir NATO saldırısına karşı Doğu Avrupa ülkelerini korumaktı. Bunu yapabilmek için Sovyetler Birliği askerlerini Doğu Avrupa devletlerinin topraklarını yerleştirildi. Böylece Sovyetler Birliği bu ülkeleri daha çok kontrol altına almış oldu.

NOT: Komünist rejimi altında toplanan ülkeler 1947’den itibaren SSCB tarafından yönetilen bir blok haline gelmiştir. Churchill, bir konuşmasında “Bu ülkeler ile aralarına Demir bir perdenin çekildiği” ifadesini kullanmıştır. Böylece bu ülkelere Demir Perde Ülkeleri denilmiştir.

 

A. TRUMAN  DOKTRİNİ VE TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

TRUMAN DOKTRİNİ VE TÜRKİYE

  • ABD başkanı Truman 12 Mart 1947’de Amerikan kongresinde yaptığı bir konuşmada dünyanın iki politik sistem arasında bölündüğünü, Amerika’nın askeri, siyasi ve ekonomik olarak Türkiye’yi ve Yunanistan’ı destekleyeceğini ifade etmiştir. Bu konuşma tarihe Truman Doktrini olarak geçer.

ÖNEMİ:

  • Truman doktrini, Sovyetler Birliği ve onun güdümündeki devletlerin oluşturduğu Doğu bloğuna karşı Batı bloğunun oluşmasında ilk ve önemli adımdır.
  • Bu doktrin, Amerika’nın Batı bloğunun liderliğini açıkça üstlendiği ilk girişimdir. Böylece Sovyet-Amerika mücadelesi yani soğuk savaşın başlamasını tetiklemiştir

Türkiye Truman doktrini ile:

·         Üzerindeki Sovyet baskısı ve tehdidi karşısında yeni bir müttefik bulmuş oldu.

·         Doktrinden sonra Türkiye’nin  Batı ile yakınlaşması hızlandı.

·         Öte yandan bu yakınlaşma Türkiye’yi daha fazla SSCB’nin açık hedefi haline getirirdi.

·         Türkiye’nin dış politikasında da eksen değişikliğine sebep oldu. Örneğin doktrinden önce Filistin sorununda Arap Devletleri’ni destekleyen Türkiye, politika değiştirerek İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu.

 

KORE SAVAŞI VE TÜRKİYE’NİN NATO ÜYELİĞİ

  • Türkiye’nin dış politikası Demokrat Parti’nin iktidara gelişi ile birlikte daha fazla batı ve ABD ile işbirliği olarak belirlendi. Türkiye’nin NATO’ya katılmak için çaba sarf ettiği bir dönemde Kore savaşı başladı.
  • Birleşmiş Milletler güvenlik konseyi üye ülkelerden bu savaşta askeri yardım istedi. Türkiye, 25 Temmuz 1950 tarihinde Kore’ye 4500 kişilik askeri bir birlik gönderme kararı aldı.

DİKKAT: Türk askerinin Kore’ye gidişi Türkiye’nin NATO’ya üyeliğinde etkili olmuştur.

NOT: Kore’ye Tuğgeneral Tahsin yazıcı komutasında bir Türk tugayı gönderilmiştir

  • Türkiye’nin Kore Savaşı’ndaki aktif tutumundan dolayı NATO, 17 Ekim 1951’de Türkiye ve Yunanistan’ı kabul etmeye karar verdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi 18 Şubat 1952′de NATO’ya giriş kararını onayladı.

Türkiye’nin NATO’ya girişi:

  • Hem siyasi güvene kavuşması hem de askeri alanda daha geniş yardımlar almasını sağladı.
  • Bu sayede Türk Silahlı Kuvvetleri modernize olma imkânına kavuştu.
  • Ancak öte yandan SSCB ile olan ilişkilerini olumsuz etkiledi

 

TÜRKİYE’NİN AVRUPA KONSEYİ ÜYELİĞİ 

  • Batı Avrupa ülkeleri NATO ile askeri bir örgütlenme içine girerken siyasi örgütlenme içinde 5 Mayıs 1949’da Avrupa Konseyi’ni korudular.
  • Örgüte; Fransa, İtalya, İngiltere, İsveç, Hollanda, Danimarka, Norveç, Belçika, Lüksemburg ve İrlanda katıldı.
  •  Avrupa Konseyi’ne davet edilen Türkiye 12 Aralık 1949’da bu örgüte üye oldu.