Halifelik nedir?

  • Halife, Arapça Halef kelimesinden gelmektedir. “sonradan gelen” anlamına gelir.
  • Hz. Muhammed’in vefatının ardından İslam dininin bir lidere ihtiyacı yoktur. Ancak, onun kurduğu İslam devletinin bir lidere ihtiyacı vardır.
  • Peygamberimizin ardından İslam Devletinin yöneticiliğine Hz. Ebubekir’in seçilmesi ile halifelik kavramı ortaya çıkmıştır.
  • Başlangıçta siyasi anlamı ağır basan halifelik kavramı Abbasiler döneminde, halifelerin siyasi güçlerini kaybetmeleri sonucu “İslam dünyasının dini liderliği” haline dönüşmüştür.

Halifeliğin kaldırılmasının sebepleri

  • Cumhuriyet rejimi ile halifelik kurumunun bağdaşmaması.

NOT: Demokrasi rejimleri yani cumhuriyet yönetimleri gücünü milletten almayan her türlü güç odağına karşıdır.

  • Saltanatın kaldırılması ve ardından cumhuriyetin ilanıyla halifeliğin gereğinin kalmaması.
  • Ulusçuluk ve laiklik temelleri üzerine kurulan Türkiye’de halifeliğe yer olmaması.
  • Halifeliğin, devlet düzeninin laikleştirilmesinde önemli bir engel olması ve cumhuriyetin her yönüyle gelişmesini sağlamak için laikliğe geçişin zorunlu görülmesi.
  • Halifeliğin, saltanat yanlılarının güç aldığı bir makam olması, bazı komutan ve milletvekillerinin halifeyi halkın üstünde görmesi.
  • Halife Abdülmecit Efendi’nin padişah gibi davranması ve cumhuriyetin aleyhine propaganda yapması.
  • Halifenin, hükümete danışmadan yabancı heyetler davet edip onlarla görüşmesi.
  • Halifelik nedeniyle Müslüman ülkelerin içişlerine karışma korkusuyla Türkiye’ye uzak durması.

Halifeliğin kaldırılma süreci

  • Halifenin davranışları cumhuriyeti kuran orduyu kızdırmıştı.
  • Bunun üzerine Mustafa Kemal İzmir’de komutanlarla buluşarak ordunun da görüşünü aldı.
  • Ardından konuyu meclise taşıdı.
  • TBMM, uzun ve ateşli tartışmalardan sonra halifeliği kaldırdı.

DİKKAT: Halifeliğin kaldırılması, laiklik yolunda atılmış en önemli adımdır. Dolayısıyla Atatürk ilkelerinden en çok LAİKLİK ilkesi ile ilgilidir. Ayrıca, Demokrasiyi daha ideal hale getiren bir düzenleme olduğu için ikinci dereceden CUMHURİYETÇİLİK ilkesi ile ilgilidir.

DİKKAT: Halifeliğin kaldırılması ve aynı gün yapılan diğer düzenlemeler, “Din elden gidiyor!” propagandasına neden olmuştur. Bu gergin ortamda açılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının yaklaşımı da eklenince 1925’te Şeyh Sait İsyanı patlak vermiştir.

 

Halifeliğin kaldırıldığı gün devlet düzenini daha sağlıklı işletebilmek amacıyla aynı gün dört önemli kanun daha kabul edildi.

 

1. Osmanlı hanedan üyeleri yurt dışına çıkarıldı.

AMAÇ: Böylece gelecekte saltanat ve hilafet iddialarında bulunmaları engellendi.

2. Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırıldı yerine Genelkurmay Başkanlığı kuruldu.

AMAÇ: Erkan-ı Harbiye Vekâleti, Savaş bakanlığı demektir. Ordu komutanın aynı zamanda bakan olması demektir. Yapılan bu değişikliğin amacı orduyu siyasetten ayırmaktır.

DİKKAT: Yukarıda ne demiştik. Demokrasiler gücünü milletten almayan her türlü güç odağına karşıdır. Halife nasıl gücünü dinden alıyorsa siyaset yapan komutanlarda güçlerini ordudan almaktadır. Sonuç olarak Demokrasiyi daha iyi işler hale getiren her türlü düzenleme, bizi Atatürk ilkelerinden CUMHURİYETÇİLİK ilkesine ulaştırmalıdır.

3. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı yerine başbakanlığa başlı Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.

  • İslam dininin inançlar ve ibadetlerle ilgili bütün hükümlerinin ve işlerinin yürütülmesi ve dini kurumların yönetimi için Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Başkanlığına, Ankara müftüsü Rıfat Börekçi getirilmiştir.

DİKKAT: Osmanlı Devleti şeriat ile yönetilen bir devletti. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti (Din işleri ve Vakıflar bakanlığı) bunu sağlayan kurumdu. Yapılan bu değişiklik Laikliğin ne olup, ne olmadığını çok net bir şekilde gösterir. Devlet din kurallarına göre yönetilmeyecektir. Dolayısıyla böyle bir bakanlığa ihtiyaç yoktur. Öte yandan Halka sağlıklı din hizmeti vermek devletin görevidir. Bunun için de Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Sonuç olarak yapılan bu düzenleme Atatürk ilkelerinden en çok LAİKLİK ilkesi ile ilgilidir.

4. Tevhid-i Tedrisat kanunu çıkartılarak tüm okullar Millî eğitim Bakanlığı’na bağlandı.

AMAÇ: eğitim ve öğretimde birliği sağlamak, eğitime laik, çağdaş ve ulusal nitelik kazandırmak.

DİKKAT: Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Medreseler de Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. Miadını doldurmuş, geri kalmış, hiçbir işe yaramaz hale gelmiş kurumlar olan medreseler kapatılmıştır. Böylece dini eğitim, yerine Laik eğitime geçilmiştir. Bu sebeple Tevhid-i Tedrisat Kanunu Atatürk ilkelerinden en çok LAİKLİK ilkesi ile ilgilidir.

NOT: Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Eğitim ve Kültür alanında yapılan inkılâplar içerisinde ayrıntılı olarak işlenmektedir. Ayrıntılı bilgi için bakınız: