1. BAB-I ALİ’NİN HÜKÜMET HALİNE GELMESİ

  • Bab-ı Ali kavramı kelime anlamı olarak, Yüce makam, Yüksek makam anlamına gelmektedir.
  • 18. Yüzyıl’a kadar bu kavram SADZARAM’IN konağı için kullanılmıştır.
  • 18. Yüzyıl’a gelindiğinde, Padişahların devlet yönetimine ilgisi iyice azaldığı için Divan-ı Hümayun toplantıları, Saray’da değil, Sadrazamın konağı olan Bab-ı Ali’de yapılmaya başlamıştır.
  • Bildiğimiz gibi Osmanlı Devletinde Divan-ı Hümayun, Bakanlar kurulu, yani Hükümet olarak görev yapar.
  • Böylece 18. yüzyılda Bab-ı Ali kavramı, HÜKÜMET anlamında kullanılmaya başlamıştır.

ÖRNEĞİN: İttihat ve Terakki’nin 1913’te gerçekleştirdiği Bab-ı Ali baskını, bir hükümet darbesidir.

 

2. REİSÜLKÜTTAP’IN ÖNEMİNİN ARTMASI

  • Reisülküttap, 18. Yüzyıla kadar Divan-ı Hümayun üyesi değildir.
  • Nişancının emrindeki katiplerin Reisidir.
  • 18. yüzyılda diplomasinin önemi giderek artmıştır.

Şöyle ki;

  • Yüzyılın başında, Lale Devrinde ilk geçici elçiler gönderilirken;
  • Yüzyılın sonunda Nizam-ı Cedid döneminde ilk sürekli elçilikler açılmıştır.
  • Ayrıca 18. Yüzyılın sonunda devlet DENGE POLİTİKASI uygulamaya başlayacaktır. (Bunun içinde diplomasi şart.)

Sonuç olarak

  • DİPLOMAT boşluğunu doldurabilecek en kalifiye gurup tercüme kalemlerinde görev yapan ve yabancı dil bilen katipler olmuştur.
  • Bu katiplerin başı durumundaki REİSÜLKÜTTAP’IN önemi 18. Yüzyılda iyice artmıştır.
  • REİSÜLKÜTTAP, bu yüzyılda DIŞ İŞLERİ BAKANI durumuna yükselerek DİVAN-I HÜMAYUN üyesi haline gelmiştir.