1. 1990 SONRASINDA TÜRKİYE’DE MEYDANA GELEN EKONOMİK SİYASİ SOSYAL VE KÜLTÜREL GELİŞMELER

 

A. TÜRKİYE’DE ORTAYA ÇIKAN EKONOMİK KRİZLER VE BU KRİZLERİN TOPLUMSAL YANSIMALARI

Ekonomik Kriz: Mal, hizmet, üretim sektörü veya dövizde fiyat ve miktarında kabul edilebilir değişme sınırın ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmadır.

1994 KRİZİ VE 5 NİSAN KARARLARI

  • Türkiye kendisini derinden etkileyen ilk ekonomik kriz ile 1994 yılında karşılaştı.
  • Tansu Çiller hükümetinin iktidarda olduğu yıllarda Türk ekonomisinin sürüklendiği bunalım sonucunda 5 Nisan İstikrar Kararları açıklandı.
  • Bu kararlar ile devlet geniş bir şekilde piyasalara müdahale etmekteydi. Yine bu kararlarda KİT’lerin özelleştirilmesi önemli yer tutmaktaydı.
  •  Ancak, 5 Nisan kararları vatandaşın daha da fakirleşmesi ne neden oldu.

2001 KRİZİ

  • 19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında bir tartışma yaşandı. Bu tartışma sırasında Ahmet Necdet Sezer, anayasa kitapçığını fırlattı. Bülent Ecevit’in tartışmayı kamuoyuna açıklaması ile birlikte Cumhuriyet tarihinin en derin ve büyük ekonomik krizi yaşandı.

Bu kriz sonrası;

  •  Türk lirası diğer para birimleri karşısında büyük ölçüde değer kaybetti.
  • Ülkenin iç ve dış borç yükü arttı.
  •  Türkiye ekonomisi %9 daraldı.
  • 1,5 milyon kişi işsiz kaldı.
  • Enflasyon %50’ye çıktı.
  •  Özellikle bankaların çöküşüyle iyi eğitim görmüş insanlar işsiz kaldı. Bunun sonucunda kriz işsizliği oluştu ve yurt dışına beyin göçü başladı.

 

2008 KRİZİ

  • 2008 yılında Türk ekonomisi bu sefer küresel bir krizle karşı karşıya kaldı.

NOT: Dünyayı içine alan bu küresel kriz pek çok kişiye göre 1929 dünya ekonomik buhranından beri görülen en büyük krizdi.

  • Bu durum tüm dünyayı etkilediği gibi Türk ekonomisinde olumsuz etkiledi.
  • Bu krizle birlikte ülkede yatırımlar durma noktasına geldi. Borsa değer kaybetti. İhracatta büyük azalma oldu.
  • Ancak Türkiye uyguladığı istikrar planında bazı değişiklikler yaparak bu krizi mümkün olduğu kadar hafif atlatmayı başardı!

 

B. MİLLİ İRADEYE DARBELER

28 ŞUBAT MÜDAHALESİ

  • 1996 yılında Doğru Yol Partisi ile Refah Partisi’nin Refah-Yol Koalisyon Hükümeti kurmasından sonra ortaya çıkmıştır. Refah-Yol hükümetinin bazı icraatları karşısında ülke çapında hükümete yönelik birtakım psikolojik stratejiler uygulanmaya başladı.
  • 1997’nin Şubat ayında Sincan ilçesi merkezinden çok sayıda tank geçti. Bununla Ordu siyasetçilere gözdağı veriyordu.
  • 28 Şubat 1997 günü Refah-Yol hükümetine yönelik muhtıra niteliğinde bir MGK toplantısı yapıldı. Bu toplantı sonunda millet iradesi ile yönetime gelmiş sivil iktidarın yıkılması ve Refah Partisi’nin kapatılması süreci hızlandı.

Muhtıra: Bir kişi ya da grup veya kurumun, bir başka kişi, grup ya da kurumu uyarmak amacıyla gönderdiği yazılı metindir. Tarihimizde genelde Ordunun sivil idarelere gözdağı vermek amacıyla kamuoyuna duyurduğu yazılı metindir.

  • 28 Şubat kararları sonrası ülkenin içinde bulunduğu kargaşa ortamı hızla yükseldi. İlk defa iktidarda olan bir partiye yani Refah Partisi’ne karşı, Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açıldı.
  • 26 Mayıs’ta Yüksek Askeri Şura (YAŞ), irticai faaliyetleri olduğu gerekçesiyle 161 kişiyi ordudan ihraç etti.
  • Bu gelişmeler karşısında Başbakan Necmettin Erbakan istifa etti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise hükümet kurma görevini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a verdi.

NOT: Bu sürecin ardından Refah Partisi kapatıldı.

 

27 NİSAN E-MUHTIRASI

  • 2007 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi doluyordu. Cumhurbaşkanı için yapılacak seçimler öncesinde “Cumhuriyet Mitingleri” olarak adlandırılan protesto eylemleri gerçekleşti. Protestocuların isteği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmamasıydı.
  • Bu atmosfer içinde Yargıtay onursal başsavcısı Sabih Kanadoğlu bir tez ortaya attı. Bu teze göre cumhurbaşkanlığı seçimi için meclis toplantı sayısının 367 olması gerekiyordu. Anayasa Mahkemesi bu teze dayanarak 1 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçiminin bir turunu iptal etti.
  • Cumhurbaşkanlığının tartışmalı geçen birinci tur oynamasının gecesinde Genelkurmay Başkanlığının internet sitesine bir bildiri konuldu. Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “kendim yazdığım” dediği muhtıraya karşı hükümet ertesi gün bir bildiri yayınlayarak askeri ve bu tavrı eleştirdi.

DİKKAT: 27 Nisan günü yayınlanan e-muhtıra askerlerin sivil idare üzerinde sonuç vermeyen ilk girişimidir. İlk kez bir siyasi yönetim askerden gelen bir uyarıya karşı gelmiştir.

  • Tüm bu gelişmeler sonrasında genel seçimlerin 22 Temmuz 2007’de yapılması kararlaştırıldı. Seçimler öncesinde AK Parti, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, toplantı yeter sayısının TBMM üye sayısının üçte biri olması ve cumhurbaşkanlığı görev süresinin 5 yıl olmasını düzenleyen bir anayasa değişiklik paketi hazırladı.
  • Yapılan seçim sonuçları ile oylarını artıran AK parti, MHP’nin de desteği ile adayı olan Abdullah Gül‘ü Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı olarak seçti.

 

15 TEMMUZ MİLLETİN ZAFERİ 

  • 15 Temmuz hem iç hem de dış mihrakların planlı olarak gerçekleştirdiği bir darbe girişimidir.
  • Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine yuvalanmış bir grup hain emir komuta zinciri dışına çıkarak 15 Temmuz 2016 cuma akşamı saat 22.00 sularında bir askeri darbe girişimi başlattı.

Adım adım 15 Temmuz:

  • İstanbul’da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri bir grup asker tarafından geçişe kapatıldı.
  •  Aynı saatlerde Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı ve TRT Genel Müdürlüğü başka gruplar tarafından ele geçirildi.
  • O esnada Başbakan Binali Yıldırım bazı televizyon kanallarının canlı yayınına katılarak: “Bunun bir kalkışma girişimi olduğunu, bu girişime izin vermeyeceklerini ve bunu yapanların en ağır bedeli ödeyeceğini” söyledi.
  • 15 Temmuz gece yarısında Ankara Gölbaşı’ndaki Polis Özel Harekât Eğitim Merkezi ve Ankara Yenimahalle’deki Milli İstihbarat Teşkilatı Kampüsü’ne saldırılar gerçekleşti.
  • Gece yarısı TRT’yi işgal eden kalkışmacı askerler tarafından bir darbe bildirisi okutuldu.
  • Bütün bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çeşitli televizyon kanallarına bağlanarak; “Bu gelişme ne yazık ki Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yuvalanmış bir azınlığın kalkışma hareketidir. Bu, malum yapıya ait paralel yapılanmanın bir hareketidir.” dedi ve halkı, meydanlara davet etti.
  • Bu davete, halkımız kayıtsız kalmadı ve meydanlara çıktı. Tanklara tüfeklere göğsünü siper etti.
  • Türk-Sat ve Ankara Emniyet Müdürlüğü‘ne savaş uçağı ve helikopterlerle saldırıların devam ettiği gece yarısında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bomba atıldı. Bombalar nedeniyle bazı polis memurları ve meclis görevlileri yaralandı. Meclisin kulis camları kırıldı.
  • Sabah 7 dolaylarında hainlerin kullandığı savaş uçakları tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin yakınlarına iki bomba atıldı.
  • Halkın desteği ile 22 saat süren kalkışma hareketi 16 Temmuz cumartesi günü saat 20.00 sularında tamamen bertaraf edildi. Bu kalkışma sonucu 250 kişi şehit oldu.

ÖMER HALİSDEMİR

Niğde’nin Bor ilçesinde, 1974 yılında dünyaya gelen Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevliydi. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na girmeye çalışan darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’yi vurarak öldürdü. Ardından da kendisi şehit edildi. Böylece darbe girişiminin seyrini değiştiren isimlerden biri oldu.

 

C. TERÖRLE MÜCADELE

Terör: genellikle siyasi bir amaç içi girişilen ve toplumu korkutmak, yıldırmak için yapılan her türlü eylemdir.

  • Türkiye Cumhuriyeti sahip olduğu jeopolitik konumu nedeniyle terörizmi en çok maruz kalan devletlerden biri olmuştur.
  •  Osmanlı Devleti’nin son yıllarında ortaya çıkan Ermeni terörü 1980 öncesinde tekrar faaliyete geçmiştir. Ermenilerin ASALA adlı terör örgütü yurt dışında ve içinde bazı eylemler gerçekleştirerek adını duyurmaya çalışmıştır. Ayrıca bu örgüt ülkemizdeki bazı terör örgütlerinin ortaya çıkmasında da etkili olmuştur.
  • PKK/PYD, DEAŞ ve FETÖ, 1980 öncesi örgütlenmeye başlayan ve 1980’den sonra gerçekleştirdikleri pek çok eylemle Türk milletine zarar vermeye çalışan örgütlerdir.

Bunlardan:

  • PKK, 35 yıla yakın bir süredir kanlı eylemlerde bulunan bu örgüt binlerce insanı katletmiştir. Örgütün Suriye’deki uzantısı PYD/YPG’dir.
  • FETÖ, terör örgütlerinin en sonuncusu ve en tehlikelilerinden birisi olan bu yapılanma 15 Temmuz 2016’da kendisini açıkça göstermiştir. Halkın dini ve manevi duygularını istismar ederek iktidarı darbe ile düşürmek istemişlerdir.

 

Ç. BİLİM SANAT VE SPOR ALANLARINDAKİ BAŞLICA GELİŞMELER

BİLİM VE TEKNOLOJİ

Türkiye 1990 yılı sonrasında dünyada yaşanmakta olan bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmaya çalışmaktadır.

Bu amaçla;

  • KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) kuruldu. Bu kurum. KOBİ (Küçük ve orta boy işletmeler) için önemli çalışmalar yapmaktadır.
  •  Bilim ve teknoloji alt yapısı için temel hukuki düzenlemeler gerçekleştirildi.
  • TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) ve TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) çeşitli girişimcilere mümkün olduğunca teşvik vermeye başladı.
  • Üniversite-sanayi işbirliğinin sağlamak amacıyla TEKNOPARKLAR kuruldu.

Dünyaca tanınan Türk bilim insanlarından bazıları:

Aziz Sancar: 2007 yılında DNA onarımı yapan enzimleri ayrıştırmayı başardı.DNA onarımı kanser teşhisi ve tedavisi için son derece önemlidir.Bu başarı ona, 2015 yılında Nobel kimya ödülünü getirdi.

Oktay Sinanoğlu: Hayatı boyunca kuantum mekaniğine birçok katkıda bulundu.

Gazi Yaşargil: “Yüzyılın sinir cerrahı” ve dünyaca ünlü Nerosorcıri bilim dergisi tarafından “Yüzyılın Adamı” seçilmiştir.

Fuat Sezgin: 1982’de Almanya’da önemli bir müze kurdu. Onun olağanüstü gayretleri ile 2008 yılında ikinci bir müze İstanbul Gülhane parkı içerisinde açıldı.

FUTBOL

  • 2000’li yıllarda Türk futbolunda önemli başarılar elde edilmiştir.
  •  Galatasaray Spor kulübü 2000 yılında UEFA kupasını, ardından da UEFA Süper Kupasını kazandı.
  • Türk Milli Takımı 2002 Dünya Kupası’nda Dünya üçüncüsü oldu.
  • Yine Türk Milli Takımı, Euro 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yarı finale yükseldi.

MÜZİK

  • 1980 askeri darbesinden sonra müzik sektöründe de başlayan yasaklı dönem 90’lı yıllardan itibaren yerini serbestliğe bıraktı. Evlerde plak yerine kaset ve kasetçalarlar ortaya çıktı. Müzik tarzı olarak da pop ön plana çıktı.
  • 2000’li yıllarda ise fantezi-pop arabesk- pop gibi yeni müziksel denemeler yapıldı.

NOT: Türkiye Eurovision şarkı yarışmasına ilk olarak 1975 yılında Semiha Yankı‘nın “Seninle Bir Dakika” şarkısı ile katıldı. İlk ve tek birinciliğini ise 2003 yılında Sertap Erener‘in “Every way that I can” şarkısı ile kazandı.