2. II. DÜNYA SAVAŞI SÜRECİNDE TÜRKİYE’NİN İZLEDİĞİ SİYASET VE SAVAŞ’IN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ EKONOMİK VE TOPLUMSAL ETKİLERİ

 

A. II. DÜNYA SAVAŞI VE TÜRK DIŞ POLİTİKASI 

DİKKAT: II. Dünya Savaşı’nda Türk dış politikasına yön veren 3 isim Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Refik Saydam ve Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu olmuştur.

  • II. Dünya savaşı süresince Türkiye her iki tarafla da ilişkilerine dostane şekilde devam ettirmeye çalışmıştır. Diğer yandan da her an savaşa girebilecek gibi hazırlıklar yapmış, halkın huzur ve emniyet içinde normal yaşantısını sürdürmesini sağlamak istemiştir.
  • Savaşın başlarında Türkiye barışçıl bir politika izlemiştir. Ancak özellikle SSCB, Türkiye’nin tarafsızlık politikasından rahatsız olmuştur.
  • Diğer yandan Almanya’nın Yunanistan’ı işgal etmesi de Türkiye için durumu tehlikeli bir hale getirmiştir.
  • 1941 yılında Almanların SSCB’ye saldırısı Türkiye’nin rahat bir nefes almasını sağlamıştır.

Polonya Sendromu: Aynı anda Almanya ve SSCB’nin ortak işgaline uğrama ve toprak bütünlüğünü kaybetme korkusu

  • 1943 yılına gelindiğinde müttefik devletlerin Türkiye’yi savaşa sokmak konusundaki baskıları daha da artmıştır.
  • Adana görüşmeleri: İsmet İnönü ve Churchill arasında yapılan bu görüşmelerde Churchill, Türkiye’nin 1943 yılı sonuna kadar Almanlara karşı Balkan cephesini açmasını istemiştir.
  • 1943 Kahire konferansı: Yine Churchill ile İsmet İnönü arasında yapılan görüşmelerde İnönü prensip olarak savaşa katılmayı kabul etse de Türkiye’nin savaşa girebilmesi için gereken silah ve teçhizat desteğine dikkat çekmiştir.

NOT: Türkiye bu süreçte hep buna benzer bir politika izlemiştir. Yani “Tamam savaşa girerim ancak girmem için hazırlanmam ve sizin desteğiniz gerekiyor.”

  • Savaşın sonlarına doğru Almanya ve Japonya ile ilişkilerini kesen Türkiye 23 Şubat 1945’te iki ülkeye de savaş ilan etti. Ancak savaşa girmedi. Böylece 25 Nisan 1945’te ki San Francisco Konferansı’nda Birleşmiş Milletler beyannamesini imzalama hakkını elde etti.

 

B. SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE’NİN ALDIĞI EKONOMİK ÖNLEMLERİN TOPLUMSAL HAYATA YANSIMALARI

II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte Refik Saydam hükümeti bir takım ekonomik önlemler almak zorunda kaldı.

Bunlar:

MİLLİ KORUMA KANUNU 26 OCAK 1940

  • Bu kanun hükümete, ekonomide ürünlere el koymak hatta zorunlu çalışma yükümlülüğü getirmek dâhil sınırsız yetkiler veriyordu. Yine bu kanuna göre üreticiler 500 kilonun üzerindeki tahıl ürünlerini Toprak Mahsulleri Ofisi’ne teslim etmek zorundaydı. Bu yüzden karne uygulaması ve kısıtlı miktarda yiyecek alımı başladı.
  • Sonuç: Milli Koruma Kanunu, savaş şartları için gerekli gibi görünse de ağır ekonomik koşullar altında özellikle alt gelir grubundaki vatandaşları zor duruma soktu. Genel enflasyona dayalı karaborsacılık bu döneme damgasını vurdu.

VARLIK VERGİSİ

  • Savaş şartlarında çoğunluğunu Kara borsacıların oluşturduğu savaş zenginleri ortaya çıktı.
  • Bu konuda bir önlem almak isteyen hükümet, Varlık Vergisini çıkardı. Bu vergiye göre olağanüstü savaş koşullarının oluşturduğu yüksek kazançlar vergilendirilecekti.

TOPRAK MAHSULLERİ VERGİSİ

  • Genelde vurgunculuk yaparak zenginleştiği varsayılan büyük çiftçileri vergilendirmek amaçlanmıştı.
  • Aşar vergisinin bir benzeri olarak üç yıl uygulandı.