Vakıf;

  • Kişilerin kendilerine ait menkul, gayrimenkul mallarını veya paralarını toplum yararına oluşturulacak eğitim, din, sağlık, bayındırlık gibi sosyal ve kültürel alanlarda daimî kamu hizmeti verecek kuruluşlara bağışlaması veya oluşturmasıdır.
  • Hizmet verilen alanların önemi nedeniyle padişahlar, hanedan üyeleri, üst düzey yöneticileri ve varlıklı kişiler vakıflar kurmuşlardır.

DİKKAT 1: Vakıf kurma geleneği Türk-İslam dünyasında oldukça yaygın bir uygulamadır. Vakıflar sayesinde günümüzde modern devletlerin en çok kaynak ayırdığı pek hizmet kolayca yerine getirilebilmiştir.  Başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere devlet bütçesinden hiç harcama yapmadan pek çok hizmet yerine getirilmiştir.

DİKKAT 2: tüm bunların yanında özellikle 17. yüzyıldan itibaren MÜSADERE uygulamasının yaygınlaşmasına bağlı olarak vakıfların sayısında da artış olmuştur. Yüksek gelir sahibi devlet erkanı vakiflar kurarak mallarını ve zenginliğini çocuklara aktarmaya çalışmıştır.

MÜSADERE: Yolsuzluk yapan devlet memurunun mallarına devletin el koymasıdır. 17. yüzyıldan itibaren son derece yaygın bir hal almıştır.

 

Osmanlı Devletinde belli başlı vakıflar:

  • MEDRESE: Halka eğitim verilen yer.
  • DARÜŞŞİFA: Şifa kapısı, bir çeşit hastane.
  • İMARETHANE: Aşevi, yoksullara yiyecek dağıtılan yer
  • KÜLLİYE: Birden çok hayır kurumunu içinde barındıran kompleks yapı.
  • Bunların yanında Cami, Kervansaray, Kütüphane, Çeşme, Han, Hamam v.b pek çok vakıf ta vardır.

Osmanlı Devleti’nde vakıflardan şu önemli alanlarda yararlanılmıştır:

1. Osmanlı Devleti sınırları içinde uygulanan iskân faaliyetlerinde,

2. Yerleşim yerlerinin sosyo – kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasında,

3. Yolların, han, kervansaray gibi binaların yapım ve işletiminde,

4. Halkın sağlık, eğitim ve öğretim alanlarındaki ihtiyaçlarının karşılanmasında,

5. İhtiyacı olan tüccarlara vakıflarda biriken paradan kredi kullandırılarak ticaretin desteklenmesinde etkili olmuşlardı.