Osmanlı ekonomik sistemine 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla kadar yön veren üç temel ilke vardır:

  • İAŞECİLİK
  • GELENEKÇİLİK
  • FİSKALİZİM

 

1. İaşecilik (Provizyonizm):

  • Osmanlı Devleti’nin ekonomik politikalarını belirlerken öncelikli amacı, Tebaasının ihtiyacını karşılamak olmuştur.
  • Klasik dönem üretim koşulları göz önünde bulundurulduğunda devlet, halkın ihtiyaç duyacağı temel tüketim mallarının, mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olmasını hedeflemiştir.
  • Orta Çağın üretim koşullarında reayanın refahı, sosyal düzenin korunması ve devlet faaliyetlerinin aksamadan yapılabilmesi için, ekonomik hayat iaşecilik ilkesine dayanmak zorundaydı. Bu yüzden İaşecilik ilkesi, Osmanlı ekonomi politikasının en önemli ilkesidir.
  • İaşecilik ilkesinin doğmasının bir diğer sebebi de İstanbul’un iaşesidir. Orta Çağ ölçeğinde devasa bir şehir olan İstanbul’u doyurmak, ihtiyaçlarını karşılamak Osmanlı Devleti için özel önlemler alınması gereken bir durumdur. Hele de şehrin büyük kısmının üretim yapmayanlardan oluşan Yönetici (Askeri) sınıftan oluştuğunu düşünüce.

Osmanlı Devle­ti, iaşecilik ilkesi doğrultusunda:

  • Ekonomide mal arzını bollaştırmak,
  • Malların kalitesini yükseltmek,
  • Malların fiya­tını düşük tutmak için

hem üretim hem de ticaret üzerinde sıkı şekilde yürü­tülen bir denetim oluşturmuştur.

Örneğin:

  • Narh uygulaması,
  • Lonca Teşkilatı,
  • Tımar Sistemi,
  • Kapan Hanları,
  • İç gümrük uygulaması

AYRICA: Osmanlı Devlet’inin önce Venediklilere (Fatih Sultan Mehmet), sonra Fransızlara (Kanuni Sultan Süleyman), ardından da aşama aşama pek çok Avrupalı devlete KAPİTÜLASYON verme sebebi İaşecilik ilkesidir.

 

2. Gelenekselcilik:

  • Osmanlı Devlet’inin 19. Yüzyıl’a kadar devlet yönetimindeki temel düsturu, “Nizam-ı Âlem” olmuştur. Alemin düzeni anlamına gelen bu kavram, Klasik dönemde kurulmuş ideal düzenin değişmeden devam etmesi anlamını taşır.
  • Diğer yandan, iaşecilik ilkesi, oldukça uzun bir süre, Osmanlı ekonomik hayatına biçim veren temel ilke olmuştur. Bu ilke, 16. Yüzyıldan, 19. Yüzyıla kadar öylesine yerleşmiştir ki ikinci bir ilkenin, yani gelenekçilik ilkesinin doğmasına sebep olmuştur.
  • Gelenekçilik, ekonomik hayat içerisinde oluşan dengeleri, eğilimleri mümkün olduğu kadar korumak, değiş­imi engellemek amacıyla ekonomik tedbirler almak anlamına gelir.
  • Tarım ile uğraşan köylü, küçük üretici durumundaki zanaatkâr ve sadece ticaret ile uğraşan tüccar bu nedenle sürekli kontrol altında tutulur.
  • Dengenin bozulması halinde bunalıma düşme tehlikesi her zaman vardır. Orta Çağın üretim koşullarında, kor­kulan asıl tehlike kıtlıktır. Devlet buna izin vermeyecek tedbirleri almak zorundadır.

DİKKAT: Yukarıda açıklamasını yaptığımız İstanbul’un ihtiyaçlarının karşılanması önceliği gelenekçilik ilkesi için de temel hedeflerden birisidir.

Osmanlı Devletindeki;

  • Narh uygulaması,
  • Lonca Teşkilatı,
  • Tımar Sistemi,
  • Kapan Hanları,

İaşecilik ilkesi gibi gelenekçilik ilkesinden de kaynaklanır.

AYRICA: Gelenekçilik ilkesi, (Tabi ki İaşecilik ilkesinin de etkisi ile) Osmanlı Devlet’inin Coğrafi Keşiflerden sonra Avrupa’da ve Dünya’da geçerli olmaya başlayan yeni ekonomik model olan MERKANTİLİZM’i anlayamamasına, bu ekonomik modele ayak uyduramamasına neden olmuştur.

 

3. Fiskalizm:

  • Hazineye ait gelirleri mümkün olduğu kadar artırmaya çalışmak ve ulaştığı düzeyin altına inmesini engellemektir.
  • Osmanlı Devlet’i bir yandan hazine gelirlerini artırmayı, diğer yandan harcamaları azaltmayı amaçlamıştır. Dengenin sağlanması buna bağlıdır.